Rafine şeker; kaynağı genellikle şeker pancarı veya şeker kamışı olan ve 16. yüzyıl itibarıyla işlenerek elde edilen, yapay bir maddedir. Biz ona kristalize şeker diyoruz. Rafine şekere aslında bir gıda değil, katkı maddesi demek daha doğru olabilir. Şeker pancarı veya şeker kamışından elde edilen kristalize şeker, genetiği değiştirilmiş mısırdan elde edilen glikoz, insan sağlığına yavaş yavaş olumsuz etki eden bir nevi zehirdir. Rafine şeker, içine girdiği reçetelerde raf ömrünü uzatırken, ciddi bağımlılık yapmaktadır. Rafine şekeri bir kez tüketmeye başladığınızda sürekli yemek istiyorsunuz.
Şekere bağımlı olmak aslında psikolojik değil, biyolojik sebeplerden kaynaklanır. Zira hormon ve hücreler arası iletişimi sağlayan kimyasallar, şeker alışkanlığını kışkırtır. Dahası şekerli bir yiyecek ya da içecek sadece kan şekerini ve insülini yükseltip kişinin daha fazla şeker istemesine sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda beyinde de değişiklilere yol açmaktadır.
Ağzınıza tatlı bir şey atınca dildeki tat alma duyuları beyni uyarır ve ödül mekanizması çalışır ve dopamin hormonu salgılanır. Bu esnada şeker mideye, ince bağırsağa, sonra karaciğere doğru yola çıkar. Metabolizma bu besini denetlemeye çalışır. Enzimler, şekeri glikoz ve fruktoz olmak üzere iki moleküle ayrıştırıp parçalar. Rafine şeker ise sindirimin ilk aşamasında doğrudan kana karıştığı için metabolizmanın ayarlarını bozar. Beyin, şekere tıpkı alkol ve sigara gibi tepki verir. Şekeri hayatınızdan çıkardığınız ilk günlerde baş ağrısı, gerginlik ve çok fazla tatlı isteği oluşuyorsa bu, şekere bağımlılığınıza işarettir. Bu bağımlılıkla mücadele için en etkili yol ise şekeri aniden hayatınızdan çıkarmak olacaktır.
İçindekiler
Rafine şeker, daha fazla yemenize neden oluyor.
Şeker tüketiminin beynin ödül merkezini uyararak, bağımlılık yaptığı ve daha çok yemeye teşvik ettiği gösterilmiştir. Yüksek şekerli beslenmek, tat duyunuzu etkileyerek sonrasında sizi daha çok bu tür besinler tüketmeye teşvik eder. Çünkü tat duyunuz yoğun şeker tadını normal olarak görmeye başlıyor ve sebze, meyve gibi doğal besinlerin tatlarını alamamaya başlıyorsunuz. Bu nedenle kendinizi sürekli şekerli yiyecekler isterken ve tüketirken buluyorsunuz.
Rafine şekerin zararları
Şeker tüketimi ve kanser, kalp-damar hastalıkları, obezite ve diyabet bağlantısını gösteren birçok çalışma vardır. Aşırı şeker tüketimi hareketsizlikle birleştiğinde karaciğer yağlanmasına neden oluyor, bu da insülin direnci ve metabolik sendromu tetikleyerek bu hastalıklara altyapı hazırlıyor. Yüksek şeker tüketimi bu kronik hastalıklara yol açarken de aynı zamanda ağız ve diş sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Aşırı şeker tüketiminin yol açabileceği rahatsızlıklar
- Vücutta su tutulmasını artırır.
- Bel ve göbek yağlarını artırır.
- Yüksek yoğunluklu lipoprotein olan HDL’yi düşürür ve dejeneratif hastalıkların başlangıcı olan kan trigliseritlerini yükseltir.
- Kilo alma, şişmanlık ve obeziteye neden olur.
- Sindirilememiş kompleks karbonhidratlar nedeni ile oral glukoz tolerans testinde glukoz seviyesinin yüksek çıkmasına neden olur.
- Açlık şekerini yükseltir.
- Hipoglisemiye (kan şekeri düşmesi) neden olur.
- Diyabete (şeker hastalığına) neden olur.
- Obez hastalarda yüksek kan basıncına neden olur.
- Kalp, damar ve felç hastalıklarına neden olur.
- Sindirim siteminin asiditesini artırır.
- Hazımsızlığa neden olur.
- Gastrik ve duodenal ülseri bulunan hastalarda tekrarlama sıklığına neden olur.
- Kronik bağırsak hastalıklarından “crohn hastalığı” ve “ülseratif kolit” riskini artırır.
- Bağırsaklarda pamukçuk hastalığının nedeni olan “candida albicans”ın (mantar) kontrol edilemeyen şekilde üremesine neden olur.
- Her türlü kanser hücresini besler.
Dünya Sağlık Örgütü, yayımladığı “Sugars intake for adults and children” isimli bildirgede, günlük eklenti şeker alımının günlük enerji ihtiyacının %5’ine indirilmesini öneriyor. Normal Beden Kitle İndeksi’ne (BKI) sahip bir birey için günlük önerilen miktar; günlük enerji alımının %5’i, yani 25 gr. şekere denk gelmektedir.
İlginizi çekebilir: Bağışıklık sistemini güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?