Ne zaman nasıl yazdığımı bilmiyorum, ama bugün yazıma tam çalışma masamın karşısında asılı duran bu sözle başlamak istiyorum; “Rabbim Ruhunla beni canlandır, Nurunla kalbimi yıka.. Işığını alır ve aktarır hale getir beni…” Bu sözün, bugün anlatmak istediğim konuyla ne kadar bağlantılı olduğunu bir anda fark ettim ve çok hoşuma gitti.
Günümüzde astroloji, daha çok ilişkilerimiz, maddi durumumuz, sağlığımız, işimizle ilgili bizi nasıl bir geleceğin beklediğini anlamak için kullanmaya çalıştığımız bir araca dönüştü. Oysa kadim kültürlerde, eski zamanlarda astroloji bir spiritüel ilim olarak kullanılırdı.
Antik kültürlerin neredeyse tümü (Çin, Babil, Mısır, Hindistan, Meksika) astroloji temelinde kurulmuştur. Diğer bilimsel ve sosyal sistemleri astroloji üzerine inşa edilmiştir. Astroloji kadim zamanlarda fizik, psikoloji ve iyileşme alanlarında kullanılan yegane bilimdi. Sadece evrenin doğasını değil, ruh ve zihni inceleyen en önemli içsel ve spiritüel bilim olarak saygın bir yerdeydi.
Günümüzde ise, modern bilim astronomi konusunda şimdiye kadar yaklaşılamamış bir bilgi deryasına sahip, ancak astrolojinin ruhu astronomiden ayrıldığı ve astroloji gazete küpürlerinde çıkan burç fallarına indirgendiği için, kozmos sadece madde temelinde incelenen, ruhsuz bir bedene benzedi. Peki hakikatte öyle mi?
Modern bilime göre “zaman” soyut bir kavram ya da içi boş bir süreklilik değil, belli bir yüzeyi olan bir güç alanıdır. Bu yüzey, içindeki objelerin çekim gücü aracılığıyla belirlenir, ki bu objeler de Güneş ve onun gezegenleridir. Gezegenlerin oldukça geniş manyetik ve yer çekimi alanları vardır. David Frawley’e göre; “Gezegenler, tüm güneş sistemini tek bir organizmaya bağlayan, ince güç hatlarıyla karmaşık bir şekilde birbirine bağlanan geniş bir enerji ağındaki ışık noktalarından başka bir şey değildir. Gezegenler uzaktan küçük ışık noktaları gibi görünseler de, onların enerji alanları Dünya’da mevcuttur ve Dünya yaşamının pek çok alanına, bedenlerimize ve zihinlerimize etki ederler.” Çekim gücüne ya da gök cisimlerinin etkisine dair en bilinen örnek olarak; Gelgit veya med cezir olayını verebiliriz; bir gök cisminin -bu durumda Ay’ın- başka bir gök cismine –Dünya- uyguladığı kütle çekimi nedeniyle her iki cisimde meydana gelen şekil bozulmaları, ki Ay’ın bulunduğu yarı kürede Dünya’daki sular yükselir.
Vedik astrolojiye göre “zamanın yöneticileri” olarak gezegenler, karma ve kaderin de yöneticileridir. Hangi güçlere karşı hassas olduğumuzu ve zarar görebileceğimizi gösterirler. Bizler gezegenlerin manyetik güçleri aracılığıyla aktardığı kozmik etki ve güçlerin enerji okyanusunda yaşıyoruz. Astroloji ile ilgili bilgimiz yetersiz olduğunda bu etkiler arasında körmüşçesine hareket ederiz ve bu da zaman zaman önümüzü göremediğimiz için yaralanmamıza yol açar. Bu şekilde fark edemediğimiz olumsuz etkileri hastalık, çatışma ve sıkıntı şeklinde deneyimleriz. Kolektif anlamda ise bu etkiler savaş, salgın, afetler olarak oluşurlar. Vedik astroloji, iç gözümüz açık olduğunda, ya da yıldızların ve gezegenlerin bilgisiyle hareket edebildiğimizde çoğu olumsuz durumun engellenebileceğini söyler. Astroloji, içsel vizyonun açılmasına yardım eder ve bizler kozmik yaşam okyanusunda daha güvenli şekilde hareket edebiliriz. Bu tıpkı hiç bilmediğimiz bir yolun haritasını bulup, bu harita üzerindeki güvenli yollardan ilerlemeye benzer. Böylece karanlıkta bilmeden sarp bir kayalığın ya da uçurumun olduğu yoldan gitmek yerine, daha güvenli bir patikayı tercih etme şansımız olur.
Gezegenler aracılığıyla konuşan kozmik güçlerle ilgili bilinçlendiğimizde, onların kurallarının ötesine geçebiliriz. Bu açıdan bakıldığında astroloji bilincin genişlemesidir. Hatta kozmik yasayla bir akabilmektir. Astroloji bize kozmik yaşamın özünü, ruhun açılımına giden anahtarı verir. Yıldız ve gezegenler dışsal varlıklar değildir, bizler üzerindeki etkileriyle aynı zamanda içimizde yaşarlar. Bizim rehber ışıklarımız olarak zihinlerimizde var olurlar. Astrolojik doğum haritalarımız, en küçük zaman birimi olan “an”daki kozmosun bir resmi, bir kopyasıdır. Hangi enerjiler etkisinde doğduğumuzu, hayatımızın, kimliğimizin nasıl gelişeceğini, ilgi alanlarımızı, hayat amacımızı gösterir. Ve aslında gezegenlerin dışsal varlıklar değil, aksine etkisi ile var olduğumuz, ayrı olmadığımız içsel öğeler olduğunu idrak ettiğimizde kabımız genişler. Astroloji ruhsal, kadim ve batıni bir ilimdir.
Nesimi bu sözlerle kim bilir ne demek istemiş;
“Gah çıkarım gökyüzüne
Seyrederim alemi
Gah inerim yeryüzüne
Seyreder alem beni”
Bir adım daha ileri gidip değişim ve kendini tanımayla ilgili derinleşmek istersen Astrolojiyle koçluk pratiğini birleştirdiğim danışmanlık hizmetimden faydalanmak için www.iremulgu.com adresimi ziyaret edebilir, bilgi için [email protected] adresine mail atabilirsin. Pozitif psikoloji pratikleri ve hayat deneyimlerimi paylaştığım Instagram hesabıma, YouTube kanalıma buradan ulaşabilirsin.
Kocaman sevgiler,
İlginizi çekebilir: Kendinize yaklaşmak için astrolojiden faydalanabilirsiniz