Bedeninizden mesaj var: Periferik sinirler ne yapar?

Periferik sinirler beyni ve omuriliği kaslara, cilde, iç organlara bağlayan karmaşık bir ağ oluştururlar. Bu sinirleri iletişimi sağlayan kablolar gibi düşünebilirsiniz. Temel olarak vücudumuzdaki tüm iletişimi sağlarlar. Bunların fazla uyaranlara maruz kalması veya hasar görmesi beyin ve vücudumuzda olan iletişimi kesintiye uğratacağı için kas hareketlerini zayıflatabilir, vücuttaki normal hisleri önleyebilir veya ağrıya neden olabilir. Bu durum travmatik yaralanmalar (fiziksel ve zihinsel), metabolik veya kalıtsal problemler, farklı birçok durumdan kaynaklanabilir. Bu tarz durumlarda özellikle uzuvlarda yanma, elektriklenme gibi hisler oluşabilir. Bunlar vücudumuzdaki iletişimin yolunda gitmediğinin göstergeleridir.

Genellikle uzun süreli fiziksel ve zihinsel strese maruz kaldığınızda, hayatta kalma dürtüleriniz çalışmaya başlar ve vücut önce hayati bölümü yani organlarınızı korumaya alır. Uzak uzuvlar olan kol ve bacaklarınızda enerji tasarrufuna gitmiş gibi düşünebilirsiniz. Bu tarz yaşadığınız belirgin durumlar var ise bir hekime başvurmanızda fayda olacaktır. Bu durumlar küçük düzeyde ise sizler için çalışma ve farkındalıklardan bahsedeceğim. Mesela egzersiz sırasında veya sonrasında herhangi bir hareketi yaparken, bu tarz küçük uyarılar yaşayabilirsiniz. Uyuşma, karıncalanma, batma, elektriklenme gibi belirtiler, aslında küçük düzey bir iletişim kopmasıdır. Bedeniniz, hareketin veya egzersizin yaratmış olduğu stres fazla geldiyse, size kendini korumaya çalışırken yapmış olduğu işi bildirmiş, sinir sistemi aracılığıyla sinyal göndermiştir. Sizin de buna uygun bir davranış sergilemeniz gerekir. Yoksa devamında komple iletişimi kesmek gibi büyük koruma yöntemlerini devreye sokar. Buna kramp, kopma, yırtılma vb. hisleri örnek olarak verilebilir. Buraya kadar konuştuklarımız genel olarak fiziksel kısmı anlatmaktaydı.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Hayvanlardan ilham veren ebeveynlik dersleri

Periferik sinir sistemi, çevresel tüm uyaranlara karşı beyne bilgi gönderir. Dolayısıyla dışarıdan gelen psikolojik uyaranlarda bedenimizde çeşitli tepkimelere yol açar. Bu tepkimelerden size kendi alanımı ilgilendiren, nefes tutma üzerinde daha çok duracağım çünkü gün içerisinde, hatta uyurken bile hepimizin duygusal tepkilere karşı en çok gerçekleştirdiği olumsuz adaptasyon fark etmeden nefes tutmamızdır. Nefes tutma küçük ve büyük boyutlarda yaşadığımız duygusal strese karşı vücudumuzun tamamını kasma refleksi gösterebildiğimiz koruma (savaş) modudur. Bu kişiden kişiye göre değişen boyutlarda ilerleyebilir.

Gün içerisinde ne kadar çok nefes tutma ve kendinizi kasma refleksi gerçekleştirdiğinizi görmek isterseniz, küçük bir farkındalık çalışması yapalım. Birincisi, dişlerinizi bir şeyi ısırır gibi sıkın ve çenenizin sağ ve sol tarafı iki parmağınızla kontrol edin, ne kadar çok diş sıkıyorsunuz? Bunun dışında bir diğeri, boyun kaslarınızın gereğinden fazla gergin ve aktif olma durumunu dokunarak kontrol edebilirsiniz. Kendinizin ne kadar diş sıktığını ve boyun gerginliğini anlamak için bir yakınınızda aynı noktaları deneyerek aradaki farkı görün. Sinir sistemini en hızlı şekilde düzenlemenize yardımcı olabilecek şeylerden biri nefesinizdir. Nefesiniz ile ilgili yapacağınız her türlü nefes tekniği çalışmaları, sizde büyük değişimler sağlayacaktır. Lütfen önceki yazımdaki adaptasyon sürecini unutmayın. Herhangi bir değişimi kalıcı hale getirmek için rutin haline dönüştürmeli ve yeni uyumlanmalar sağlamalısınız.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Öğleden sonra gelen yorgunluk hissine karşı ‘soğuk terapi’

İlginizi çekebilir: İnsan bedenini ve kendi bedenimizi tanımak

Bunlara da Göz Atın

Post navigation

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir