Aklınızda makarna mı var yoksa kahvenizi alırken gözünüze takılan bir dilim kek mi?
Birçok insan karbonhidratlı yiyeceklere olan eğilimi, ilgiyi, isteği, yedikten sonraki mutluluğun nedenini sorgular. Bunun yanı sıra karbonhidrat tüketimiyle birlikte vicdan azabı, alınan kalorinin yakılması, sonraki öğünlerde dengelenmesi gibi birçok karmaşık soru ve duyguyla da baş etmeye çalışır ki bu birçoğumuzda var olan bir kısır döngü olabilir.
Stresli, yorgun, mutsuz hissedilen durumlarda genelde karbonhidrat içeren besinler akla ilk gelenler olur. Karbonhidrat yediğinizde, beyniniz serotonin gibi “mutlu” bir kimyasal salgılar. Bu, iyi hissettiren hormon seviyenizi hızlı bir şekilde artırır, ancak aynı zamanda şeker seviyelerinizin yükselmesine ve karbonhidratın türüne göre hızlı veya yavaş düşmesine neden olur.
Karbonhidratlı yiyecekleri belirli sürelerde hayatınızdan çıkarabilseniz de, vücudun, beynin ilk enerji kaynağı olduğu için uzun vadede yine beslenmenizde yer almak durumda kalır. Karbonhidratla mücadele gerçek bir durumdur, ancak bazı ufak değişikliklerle karbonhidratı hayatınızda hem sağlıklı hem de keyif alacağınız bir yerde tutabilirsiniz.
İçindekiler
1. Beynini meşgul et.
Zihniniz eğlence, oyun, bulmaca gibi aktivitelerle meşgul olduğunda istekleriniz hakkında düşünmek zor olur. Hatta bitkilerle ilgilenmek, evcil hayvanlarla dışarıda yürüyüş yapmak, çocuklarla oyun oynamak gibi normal rutinin dışında etkinlikler, karbonhidrat ataklarını engelleyebilir.
2. Dikkatli ye.
Bazen açlıktan değil, can sıkıntısından karbonhidratlara doğru çekilirsiniz. Ya da akşam yemeğinden sonra bir kase dondurma ile kendinizi şımartmak alışkanlığınızdır. Dikkatli ve farkındalıklı yemek yemek yardımcı olabilir. Yemeğin tadına bakarak, çatalı elinizden bırakarak ve o ana odaklanarak hem beyninize tokluk sinyalleri gönderir hem de farkındalıklı yemek yemiş olursunuz.
3. Doğru karbonhidrat türünü seçin.
Tüm karbonhidratlar aynı değildir. Tam tahıllarda ve sebzelerde bulunan kompleks karbonhidratlar vücudunuzun ana enerji kaynağıdır. Sindirimi biraz zaman alır, böylece kan şekeri seviyeleriniz yavaşça yükselir ve daha uzun süre kendinizi tok ve mutlu hissedersiniz. Havuç gibi nişastalı olmayan sebzeler, patates gibi nişastalı olanlardan daha az karbonhidrat içerir. Beyaz şeker ve beyaz un içeren karbonhidratlar kan şekeri salınımını hızlı yaparak, hızlı düşmesine, hızlı enerji kaybına ve tekrar yemek yemeye yönlendirir.
4. Egzersiz yapın.
Egzersiz, özellikle de koşma, yürüyüş, bisiklete binme gibi aerobik egzersizler, iştahınızı kontrol altında tutmak için etkili bir yöntem olabilir. Aynı zamanda ruh halimizi de güçlendirir ve fit ve sağlıklı bir bedene sahip olmanıza yardımcı olur. Tüm bu iyi şeyler de elinizi kurabiye kavanozundan uzak tutmanızı sağlayabilir.
5. Uykusuz kalmayın.
Yeterince dinlenmezseniz, uyanık kaldığınız saatlerde daha fazla kalori tüketme eğiliminde olursunuz. Yine uykunuzu yeterli derecede almadığınızda iştahınızla çalışan hormonları tetikleyebilirsiniz.
6. Su için.
Çoğu zaman aç olduğunuzu düşündüğünüzde, aslında susuz kalmışsınızdır veya sıkılmışsınızdır. Karbonhidrat için özlem duyduğunuzda veya gereksiz yere yemek üzereyken, bir bardak su için. Suyun kalorisi yoktur ve karbonhidrat içermez. Su içmeyi sevmiyorsanız da bitki çaylarından yararlanabilirsiniz.
7. Stresinizi yönetin.
Gerginlik ve sinirli olma hali karbonhidrat dürtülerini tetikleyebilir. Yoga ve meditasyon gibi stres yönetimine destek uygulamalar daha dikkatli yemenize, beden farkındalığınıza yardımcı olabilir. Nerede olursanız olun, açlık ve karbonhidrat atakları yaşadığınızda 5 dakika derin nefesler alıp vermeye çalışın.
İlginizi çekebilir: Kilo vermek isteyenlerin doğru sandığı 10 yanlış