Günümüzde süpermarketlerde, pazarda ya da manavda aradığımız tüm meyve ve sebzeleri bulabiliyor olsak da, bundan birkaç nesil öncesinde mevsimi olmayan meyve ve sebzelerin tüketilmesi gibi bir alışkanlığımız yoktu. Domatesin, çileğin, karpuzun mevsimi yaz; portakalın, mandalinanın, ıspanağın mevsimi kıştı. Avokado, ananas, Hindistan cevizi gibi başka ülkelerden gelen yiyeceklere erişim kısıtlı, mevsimi olmayan ya da yerel olmayan besinlerin fiyatı görece daha pahalıydı. Mevsimsel beslenme kavramı henüz ortaya çıkmamıştı çünkü mevsimi dışında meyve ve sebze yiyebilmek tercih meselesi değildi.
Günümüzde tarım sektöründe teknolojinin kullanılması, ulaşım olanaklarının gelişmesi, çeşitli koruyucuların ve kimyasalların kullanılmasıyla birlikte artık dilediğimiz yiyeceğe yılın dilediğimiz zamanında erişebilmemiz mümkün. Ancak yapılan araştırmalar doğal olarak olgunlaşan, zamanında hasat edilen ve mevsiminde tüketilen meyve ve sebzelerin; henüz olgunluğa ulaşmadan ya da kimyasal olgunlaştırıcılarla, hormon ilaçlarıyla yapay koşullarda yetiştirilip soframıza gelen yiyeceklere kıyasla çok daha fazla miktarda antioksidana sahip olduğunu ve besin değerlerinin çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Vücudun hastalıklara karşı kendini savunma mekanizması olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde beslenmenin rolünün oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Hastalıkların arttığı mevsim geçişlerinde, özellikle sonbahar ve kış aylarında, tükettiğimiz besinlerle sadece enerji ihtiyacımızı karşılamayı değil hastalık direncimizi geliştirmeyi de amaçlıyoruz. Yediğimiz yiyeceklerin besin değerlerinin maksimum düzeyde olması, vücuda zararlı maddeler içermemesi, mümkün olabildiğince doğal koşullarda yetiştirilmiş olmaları hastalık mevsimi olarak bilinen kış aylarında bağışıklık sisteminin desteklenmesi için hayati bir öneme sahip. Dolayısıyla mevsimsel beslenme, bağışıklık sisteminin desteklenmesinin oldukça önemli olduğu kış aylarında özellikle dikkat etmemiz gereken beslenme alışkanlıklarının başında geliyor.
İçindekiler
Kış mevsiminde neden daha çok hasta oluyoruz?
Mevsim geçişlerinde, özellikle de kışa geçiş zamanı olan sonbahar aylarında ve kış mevsiminde soğuk algınlığı, grip, nezle gibi hastalıklara yakalanma oranımız artıyor. Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi solunum sistemi rahatsızlıklarının en önemli sebebi, virüslerin sebep olduğu üst solunum yolu enfeksiyonları. Kış aylarında daha fazla soğuk algınlığı yaşamamızın en önemli nedenlerinden biri 160 farklı soğuk algınlığı türüne sebep olabilen ‘rinovirüs’ ailesi. Aslında havanın nasıl olduğundan bağımsız olarak, yılın tüm mevsimlerinde nezle, grip gibi hastalıklara sebep olan virüslere maruz kalabiliyoruz. Ancak soğuk algınlıklarına neden olan rinovirüsler soğuk iklimlerde varlıklarını sürdürebildikleri için, kış mevsiminde bu virüslerin miktarı da çoğalıyor.
Kış mevsiminde daha fazla hasta olmamızın en az virüslerin çoğalması kadar etkili olan bir diğer önemli sebebi de metabolizma hızının yavaşlamasıyla birlikte bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını yerine getirmekte zorlanması. Güneşin etkisini azaltmasıyla birlikte ısı değişimlerine maruz kalan metabolizmamız soğuk havayla daha kolay mücadele etmek için yavaşlamaya başlıyor. Metabolizma faaliyetlerin yavaşlaması, kilo kontrolü konusunda zorlanmamızın yani sıra bağışıklık sisteminin zayıflamasının ve vücudun hastalıklarla mücadele etmesinin zorlaşmasının en önemli sebeplerinden biri.
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için mevsimsel beslenme neden önemli?
Doğada kendi halinde, mevsiminde yetişen tüm besinler aslında yetiştikleri zamanlarda ihtiyaç duyacağımız besin öğelerini içeriyor. Örneğin, soğan ve bal kabağı gibi kış sebzeleri soğuk havalarda bağışıklığımızı artırmak için ihtiyaç duyduğumuz A ve C vitaminleri bakımından son derece zengin.
Mevsiminde yetişen ürünler herhangi bir çevresel düzenleyiciye ihtiyaç duymaksızın, büyümeleri ve olgunlaşmaları doğal koşullarda gerçekleşen besinler oldukları için mevsim meyvelerini ve sebzelerini satın aldığınızda bu meyve ve sebzelerin yerel üreticilerden geliyor olması daha olası. Tükettiğiniz ürünlerin yerel üreticilerden ve küçük çiftçilerden geliyor olması da daha az kimyasala, temizlik maddesine ve koruyucu işleme maruz kalması, yani tükettiğiniz ürünün daha doğal olması anlamı taşıyor. Güneşte olgunlaşmasına izin verilen, zamanında hasat edilen, hasattan en fazla birkaç gün sonra satın alınan ve hızla tüketilen mevsimlik ürünler; erken toplanan, çeşitli kimyasallarla işlemden geçirilen, tazeliğini koruması için balmumuyla kaplanan, kıtalar arası yolculukları 3-4 hafta süren yiyeceklere göre çok daha fazla antioksidan ve besin öğesi içeriyor.
Büyük ölçekli, endüstriyelleşmiş tarım kuruluşları böcek ilaçlarının ve herbisitlerin insanlara zarar vermediğini iddia etse de, tüm kimyasallar gibi tarım ilaçlarının çoğunun bağırsak floramıza zarar verdiğini ve bağırsaklarımızdaki dost bakterileri öldürdüğünü biliyoruz. Araştırmalar, insan vücudunda gerçekleşen bağışıklık sistemi faaliyetlerinin % 70-80’inin bağırsaklarda olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de kimyasal maddelerle işlenmiş meyve ve sebzeleri tüketmek bağırsaklarımızdaki bakterilere zarar vererek bağışıklık sistemimizin çalışmasını olumsuz etkileyebiliyor.
Mevsimsel beslenmenin bağışıklık sistemiyle olan ilişkisini evrimsel bir bakış açısıyla ele alan beslenme uzmanı Daniel Vitalis, atalarımızdan miras kalan genlerimizin içinde yaşadığımız coğrafyayla şekillendiğini ve geçmişten bugüne çevresel koşullara göre evrimleştiğini söylüyor. Bedenimizin yabancı olduğu, yaşadığımız coğrafyada yetişmeyen ya da mevsiminde yenmeyen yiyecekler biyolojik ritmimizde tutarsızlık yaratarak bağışıklık sisteminin çalışmasını olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, Akdeniz coğrafyasında yetişen bitkilerin polenleri, bakterileri ya da mikrobiyotaları arasında yaşıyorsanız ancak tükettiğiniz besinler Çin’den geliyorsa içsel sisteminiz dış çevrenizle uyumlu olmayacak, dolayısıyla tüm sistemlerinizin çalışması dengesizliğe girecektir.
İlginizi çekebilir: Bağışıklık sistemini güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?
Mevsimsel beslenmenin faydaları
Modern ve geleneksel tıpta mevsimsel beslenmenin daha sağlıklı ve dengeli bir beslenme tarzına sahip olmak, sistemlerin düzgün çalışması, vücudun toksinlerden arındırılması gibi pek çok faydasının olduğu biliniyor. Doğanın kendi akışına uygun olarak bize sunduğu yiyecekleri zamanında tüketmek, bedenimizin dış ortamla olan dengesinin korunmasına yardımcı oluyor.
Kış mevsiminin soğuk günlerinde, enerjimizi canlandırmak ve dengelemek için doyurucu, mineral ve tuz açısından zengin kış sebzelerine ihtiyaç duyarken ilkbaharda yeşil yapraklı, arındırıcı ve vücudun toksinlerden temizlenmesine ve gençleşmesine yardımcı olan yiyecekler tüketiyoruz. Yaz aylarındaysa su ihtiyacımızı karşılayabilecek meyve ve sebzeler; domates, salatalık, kavun, karpuz gibi yiyecekler vücudumuzun su dengesinin sağlanmasına, cildimizin neminin korunmasına ve vücut ısısının dengelenmesine yardımcı oluyor.
Hangi yiyecekler hangi mevsimde yetişir, mevsiminin olup olmadığını nasıl anlarım?
Büyük zincir olmayan yerel bir markete ya da semt pazarlarına gidip biraz dolaştığınızda hangi ürünlerin mevsimi olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Diğer ürünlere göre tezgahlarda çok daha fazla olan, fiyatları uygun olan, taze ve doğal görünen ürünler genelde mevsim meyveleri ve sebzeleri olacaktır.
Ayrıca Buğday Ekolojik Yaşamı Derneği’nin Instagram hesabında ve web sitelerinde hangi mevsimde hangi sebzelerin ve meyvelerin doğal olarak yetiştiğine dair detaylı bilgi edinebilirsiniz. Önümüzdeki günlerde, kış mevsiminde yetişen meyve sebzeler, bu meyve ve sebzelerin faydaları, ne işe yaradıkları, nasıl tüketilebilecekleri ve bağışıklık sistemini nasıl desteklediklerine dair kapsamlı yazılarımızı da sizlerle paylaşıyor olacağız. Takipte kalın!
Kaynaklar: The Alternative Daily, One Green Planet, Dr. Jenna Macciochi, Seeds of Hope, Web MD