Yeterince kendimi sınamıyorum. Fazla karamsarım. Fazla iyimserim. Yeterince egzersiz yapmıyorum. Doğru yemekleri yemiyorum. Bu gibi negatif özeleştirilerin artması giderek gelişen bir endişe ve stresle sonuçlanıyor. Burada bahsedilen depresyon hali değil çünkü, depresyon tüm yaşamınızı etkileyen genel bir moral bozukluğu olarak tanımlanabilecek klinik bir tanı durumudur. Burada bahsedilen bir endişe ve sıkıntı hali. İnanın böyle hissediyorsanız güçlü, kendinden emin olmak hiç zor değil. Birçoğumuz başka birinin acı çektiğini görünce sevecen ve merhametli oluruz. Onu dinler, çözüm öneririz. Sabırlı, anlayışlı davranır, yardımcı olmaya çalışırız. Öfkeli, yargılayıcı ya da kızgın davranmaktan kaçınırız. Kendini sevmek işte bunları kendimiz üzerinde uygulamak anlamına geliyor.
İçindekiler
Kendi kendinizin arkadaşı olun
Unutmayın; teşvik etme, cesaretlendirme, destek olma ve nazik davranma karşınızdakini acımasızca eleştirmekten çok daha etkili motivasyonlardandır. Fiziksel ve ruhsal sağlığınızı geliştirip, terbiye edecek, özünüze yönelik eylemlerde bulunun. Bunun için bazı örnekler verecek olursak;
- Fastfood yerine evde pişirilmiş, sağlığa yararlı yemekler yiyin. Sevgiyle ve özenle yapılmış yemekler her anlamda sizin için daha iyidir.
- Düzenli olarak öğle yürüyüşü yapın. Kalkın, vücudunuzu esnetin, rahatlayın, bakış açınızı tazeleyin ve etrafınızdaki dünyanın güzelliklerinin farkına varın.
- Günlük tutun. Bazen en negatif düşünceyi bile yazmak onun şiddetini azaltır.
- Size gerçekten destek olan arkadaşlarınızla zaman geçirin. Arkadaşlar dünyayı daha güzelleştirirler. Çünkü, onlarla zaman geçirdiğinizde gençleştirip canlandırırlar.
- Kendinizi kötü ya da halsiz hissetmenize neden olan internette sörf yapmak, abur cubur yemek, enerjinizi emip size kendinizi mutsuz hissettiren insanlarla zaman geçirmek gibi etkenleri yaşamınızdan çıkartın.
- Meditasyon yapın. Buna sakin bir yerde oturarak başlayabilirsiniz. Sabah ya da akşam saatleri bunun için uygundur. Oturduğunuz birkaç dakika boyunca kendi nefesinizden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyin. Bunu bir hafta deneyin, kendinizdeki değişiklikleri kendiniz de fark edeceksiniz.
Besin etiketlerini okumayı biliyor musunuz?
Paketli gıdaların arkasında bulunan etiketler aslında bize içerikleri hakkında her şeyi söylüyor. Bilinçli bir tüketici olmanın en önemli basamaklarından biri, besin etiketlerini doğru okuyabilmek. Ülkemizde bir besin etiketinde; besinin enerji içeriği, makro besin öğeleri (karbonhidrat, protein, yağ) bilgisi, doymuş yağ, şeker, lif, tuz, sodyum bilgilerinin yer alması zorunludur.
Genellikle besin etiketlerinde besinin 100 gr/ml’sinde yer alan miktarlar ya da bir porsiyon üründe yer alan miktarlar şeklinde belirtiyor. Ancak her zaman bir porsiyondaki miktarlar yer almadığı için bireyin oran-orantı yaparak bir porsiyondaki değerleri hesaplaması gerekebilir. 3 tür besin etiketi vardır;
- Yalnızca enerji ve makro besin öğelerinin yer aldığı besin etiketleri.
- Detaylandırılmış besin etiketleri. (Örneğin, bisküvinin 100 gramında 73,5 gr karbonhidrat bulunuyor. Ancak bu karbonhidratın 24,2 gramı şekerden geliyor. Bu bilgi kan şekerinin ne hızla yükseleceği konusunda bilgi edinmenize yardımcı oluyor.)
- Şekerin karbonhidrattan bağımsız hesaplanması gereken besin etiketleri. (Bunda ise şekerin tat katması amacıyla pakete ekstra eklendiği durumları gösteren besin etiketleri yer alıyor.)
Sağlıklı bir gıda nasıl anlaşılır?
- Gıda olarak tüketilmeli veya takviye edici gıda olarak alınabilmeli,
- Beyan edilen etkiyi normal olarak tüketilmesi beklenen miktarda gösterilmeli,
- Bileşimindeki alkol miktarı hacmen 1,2 den fazla olmamalı,
- Şu özelliklerden en az üçünü bir arada taşımalı; Bileşiminde en fazla 120 mg/ 100 kkal sodyum bulunmalı, içerdiği enerjinin en fazla %8’i doymuş yağ asitlerinden gelmeli, içerdiği enerjinin en fazla %10’u ilave şekerden gelmeli,
- Doğal olarak bileşimin de en az 55 mg/100 kkal kalsiyum bulunmalı
İlginizi çekebilir: Duygularınız yemekle doymaz: 5 adımda duygusal yeme sendromuna son