Çocuklar, neredeyse doğdukları andan itibaren ebeveynlerinin davranış partnerlerini benimsemeye başlarlar. Yetişkin olduklarında ise bireylerin davranışlarında yine ebeveynlerinin izleri görülür. Ne var ki, küçük yaşlarda ebeveynlerimizin davranış özelliklerini alırken bunları olumlu ya da olumsuz şeklinde ayırmayız. Peki öyleyse onlarda gördüğümüz, sevmediğimiz ve hatta bazen ‘maruz kaldığımız’ bazı davranış özelliklerini ileride kendimizde görme olasılığımız nedir? Bir başka ifadeyle, kötü ebeveynlere sahip olmak, ileride bizim de onlara benzer davranışlar sergileyeceğimiz anlamına gelir mi?
İlginizi çekebilir: Ebeveyn olma sanatı: Aileler tarafından doğru bilinen yanlışlar
İçindekiler
Şiddetin kuşaklar arası aktarımı
Psikologlar, cinsel istismara ya da şiddete maruz kalmış çocukların yetişkinlik çağlarında kendi çocuklarına karşı bu şekilde davranma olasılıklarını “şiddetin kuşaklar arası aktarımı” olarak adlandırıyor. Dolayısıyla böyle bir durumun varlığından söz edebiliriz. Nitekim 2010 yılında yapılan bir araştırma da, bunu kanıtlar nitelikte. 7’inci ve 8’inci sınıfa giden çocukların ortalama 33 yaşlarına varıncaya dek izlendiği araştırmada, çocukluğunda ihmalden fiziksel şiddete ve cinsel istismara kadar farklı negatif durumlara maruz kalmış yetişkinlerin kendi çocuklarına kötü davranma oranlarının neredeyse 2 buçuk kat daha fazla olduğu görülmüş. Öte yandan aynı çalışmada yetişkinliğe geçiş döneminde bir şekilde şiddete maruz kalan katılımcıların da şiddet eğilimlerinin 5 buçuk kat kadar daha fazla olduğu bulgusu mevcut. Araştırmadan çıkan başka bir sonuç ise, 12 yaşından küçükken uğranılan ve daha sonra yaşanmayan şiddet ya da istismarın, onların yetişkinlik dönemine etki etmediği yönünde.
Şiddete tanıklık ile maruz kalmak arasındaki fark
Daha önceki yıllardan başka bir araştırma ise, ev içi şiddete tanıklık etmenin maruz kalmaktan daha fazla olumsuz sonuç doğurduğunu kanıtlıyor. Buna göre; ebeveynler arasındaki fiziksel kavgalara tanıklık eden çocuklar, ebeveynleri tarafından şiddete uğrayanlardan daha fazla şiddete eğilimli oluyor. Bunun nedeninin, ebeveynlerin çocuklar tarafından rol model alınıyor olduğu düşünülüyor. Özellikle Albert Bandura’nın çalışmalarında geçen “dolaylı öğrenim” modeli, bu durumu çok iyi açıklıyor. İstediklerini şiddet yoluyla elde eden ebeveynler, çocuklarına bunun bir yöntem olduğunu öğretmiş oluyor.
İlginizi çekebilir: Aile ile geçirilen zamanın çocuklar üzerindeki etkisi
Kaçınılmaz son mu?
Bir diğer yandan, kötü ebeveynlerinizin olması bunun sizin için de kaçınılmaz son olduğu anlamına asla gelmez. Çünkü çocuklar büyüdükçe kendilerine ebeveynlerinin dışında da rol modeller seçer ve bu yeni rol modellerin onlar üzerindeki etkisi de karakterlerini şekillendirmede etkin olabilir. Ayrıca insanların her zaman için kendi davranış biçimlerini seçme özgürlüğüne sahip oldukları da unutulmamalıdır.
Kendinizde şiddete yönelik bazı davranış şekilleri olduğunu görüyorsanız, bu durumda yapmanız gerekense psikoterapi almak olabilir. Terapinin böyle durumlarda olumlu etkilerinin olduğu ve şiddete yönelik davranış biçimlerini değiştirmeye yardım ettiği kanıtlanmış bir gerçektir.
Aile içi şiddetin yetişkinlik dönemine nasıl yansıdığıyla ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:
Watch this video on YouTube