“Her şey bizim için” derler ya büyükler, öyleymiş gerçekten de. Daha çok anlıyorsun yaşadıkça, daha çok açılıyor gözlerin, daha çok anlamaya, daha çok yakınlaşmaya çalışıyorsun.
Bana öyle oluyor en azından. Farklılıklara kucak açtıkça, bambaşka dünyalara yol alıyor, konfor alanımdan çıkıyor ve her yeri, hepimiz için konforlu hale getirmenin yollarını arıyorum. Aynı mavinin altındayız sonuçta, aynı ufka bakıyor, aynı dolunay ile aydınlanıp, gelecek için benzer dileklerimizi sıralıyoruz.
Kimimiz fazla, kimimiz azız ama hepimiz insanız. Birbirimizi görmezden gelerek, sadece belirlenmiş alanda köşe kapmaca oynayarak geçmez bu hayat, inanın geçmez. Güzel şeyler için maceraya atılmak lazım, değişiklik lazım, heyecan lazım.
Heyecanlıyım bu günlerde çünkü yepyeni bir yardımseverlik koşusu serüvenine çıkmaya hazırlanıyorum. Likya Yolu Ultra Maratonu’nda 6 gün boyunca, otizmli çocuklar için koşacağım. Hayatın içinde zorluk yaşayanların işini bir nebze de olsa rahatlatabilmek için bilerek, isteyerek zorlukların ortasına atacağım kendimi.
Otizm bir hastalık değil, bir farklılıktır. Ve otizmin en iyi tedavi yolu eğitimdir. Bu yüzden adımlarımı atarken en büyük motivasyonum, en azından bir otizmli çocuğun eğitim bursunu sizlerin de desteğiyle karşılayabilmek olacak.
Bu internet adresinden adresinden beni an be an takip edebilir, bağışlarınızla gücüme güç katabilir ve bir araya gelince ne büyük bir güç olabileceğimizi gösterebilirsiniz çevrenize.
“Kampanya süresince yanımda desteklerini esirgemeyeceğini şimdiden bildiğim TROY’a ve canım ajansım REDİF’e ne kadar teşekkür etsem azdır.” diyor ve şimdilik satırlarımı burada sonlandırıyorum.
26 Eylül – 4 Ekim arasında yollardan bildirmeye devam edeceğim. Bu süreçte dilerseniz beni sosyal medyadan da takip edebilirsiniz.
İyi davranın kendinize ve çevrenize sevgi katmayı, sunulan sevgiyi kabullenmeyi aksatmayın.