Bir süredir yazılarımda antrenman sisteminin mantığından yarışmalarına, nerelerde yapıldığından bu işi hayat tarzı olarak benimseyenlere, yararlarından yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğine kadar olabildiğince geniş bir yelpazede CrossFit’i tanıtmaya, tanıtırken kendim de bilgimi derinleştirmeye çalıştım. Bu sefer biraz daha spesifik olup, ‘CrossFit Regionals’, yani bölgesel yarışmalarda Türkiye’yi ilk defa temsil eden iki sporcudan biri olan Utku Tuncer’den profesyonel bir CrossFit atleti olmanın iç yüzüne dair deneyimlerini paylaşmanın zamanı geldi diye düşündüm.
Öncelikle CrossFit Games’e giden yolun 3 aşamasını kısaca hatırlatalım:
Finalde yarışan yaklaşık 100 kadın ve erkekten biri olmak için, öncelikle ‘CrossFit Open’ için belirlenen ve web sitesinden duyurulan 5 haftalık antrenman programlarını ister yaşadığınız bölgedeki box’ta yapıp L1 sertifikalı bir eğitmene onaylatarak, ister evinizde veya herhangi bir yerde videoya kaydedip siteye yükleyerek skorunuzu kaydediyorsunuz. Bu şekilde tüm dünyadan yüz binleri aşan katılımcılar lider tabelasındaki yerlerini alıyor ve sonuçlara göre belli bir sayıdaki sporcu 2. adım olan ‘CrossFit Regionals’, yani bölgesel yarışmaya gitmeye hak kazanıyor.
Regionals’da ise sporcular dahil oldukları bölge için belirlenen ülkeye giderek 3 gün boyunca yarışıyor ve son olarak, toplam 17 bölgeden belirli sayıdaki lider sporcular (örneğin, Asya bölgesinden yalnızca 1. gelen sporcu) California’da gerçekleşen finallerde, bir stadyum dolusu seyirci önünde, açık havada yarışma ‘onuruna’ erişiyor. Utku ise kısa bir süre önce Seul’de gerçekleşen Asya bölge yarışmasında, zorlu bir antrenman programının sonucunda 8. olarak, Asya’nın 8. “en fit adamı” ünvanını kazandı.
Hali hazırda CrossFit yapmaktaysanız veya yarışmaları izlediyseniz fark etmişsinizdir ki, bu sporu profesyonel seviyede yapmak bambaşka bir adanmışlık gerektiriyor. Aslına bakarsanız bu hangi sporu o seviyede yaparsanız yapın gerekli, fakat özellikle Türkiye’de yeni yeni tanınan bu sporu, kabul görmüş diğer müsabaka içeren sporlarla aynı kefeye koymakta zorlanıyor olmanız mümkün. İşte bu noktada buna aldanmamanızı ve bir de Utku Tuncer’in CrossFit yolculuğuna göz atmanızı öneriyorum.
Öncelikle 20 sene boyunca Enka’da profesyonel olarak su topu oynamış olması ve 2012’de Avrupa Şampiyonası’na katılmış olan bir A Milli Takım sporcusu olması, 28 yaşındaki Utku’nun sportif geçmişindeki en göze çarpan nitelikler. Fakat 2013 başında bir süredir takip ettiği CrossFit’e geçiş yapma kararını vermesiyle, bir nevi sıfırdan başlaması gerekmiş:
“Haftada 7 gün su topu antrenmanım vardı, ona ek olarak haftada en fazla bir kere fitness antrenmanı yapıyordum”
Yani CrossFit’e başlamadan önce atletik altyapısı ve antrenman disiplini olup, onun dışındaki her şeyi geliştirmesi gerekmiş.
Utku’nun ismini ilk olarak geçen Kasım ayında CrossFit 34’te gerçekleşen “All Stars” yarışmasında duymuş, birkaç ay önce ise kendi antrenmanlarını yaptığı ve kısa süre önce CrossFit antrenmanlarının programlama danışmanlığını yapmaya başladığı Checkmat İstanbul’da bizzat tanışma fırsatım olmuştu.Hatta yakın zamanda Battle of Bosphorus yarışmasının eleme antrenmanlarında salondan katılan birçok insan hep beraber bulunmuştuk.
Hem elemeler, hem de Battle of Bosphorus sırasında izlerken, hepimiz Utku’nun istikrarlı oluşuna ve planlı yarışma anlayışına hayran kalmıştık: Kendini ve kapasitesini iyi tanıyan, deneyimi sayesinde kendine en uygun stratejiyi kurmayı bilen ve onu uygulayabilen, rekabet gücü yüksek bir sporcu. Birçok sporcu sürdüremeyeceği bir tempoyla başlarken, Utku’yu genelde kapasitesini zorlayan, fakat sürdürülebilir bir ritimde, istikrarlı ve kontrollü bir halde görebiliyorsunuz. Evet, bunu yazarken aklımdan tam da şu geçti: Yarışmanın heyecanı, yorgunluğu, ve kalp ritmini deli gibi yükselten ritmine rağmen, Utku’nun vücut dili “Kontrol bende” diyor.
Böylece CrossFit yolculuğunda hızlı bir başlangıç yaparak, son derece yoğun, fakat iyi planlanmış ve programlanmış 2 aylık bir çalışma sonucunda ilk yarışma deneyimini CrossFit Open’da 68. sıradan kendine yer ediniyor. Kafamda daha net oturması için “48. olsam ‘Regionals’a dahil olurdum” diyerek, 68.liğin yaklaşık hangi seviyeye denk geldiğini belirtiyor. En başından beri CrossFit’i profesyonel seviyede yapmayı hedefleyen Utku, “Bu ilk yarışma deneyimi sonrası zayıf yanlarımı gördüm ve ertesi sene için çok daha iyi hazırlandım.” diyor.
Sonuç olarak 2014 Open’da 19. ve sonrasında ‘CrossFit Regionals’da Asya bölgesinde 8. olarak, 2015’te Asya 1.lik hedefine (dolayısıyla asıl yarışma olan Games’e katılmak) doğru büyük bir zıplama yapmış oldu. Profesyonel su topu oynamanın kattıklarını sorduğumda ise “Sadece mental kuvvet, yarışma baskısı ve heyecanına dayanabilmek anlamında oldu, çünkü CrossFit çok farklı bir sistem. Cimnastik, kardiyo ve ağırlık kaldırmanın hepsinde optimum seviyede olman lazım.” diyor. Yani yarışmacı ruhu baki.
Bu arada hem CrossFit Games atleti olma hedefinde, hem de koçluğunu yaptığı sporcular bakımından programlamanın önemine birçok kez vurgu yaptığı için, kendi yazmış olduğu bir WOD’u paylaşmasını ve hatta bizzat göstermesini rica ettim. Böylece izleyebileceğiniz gibi CrossFit’in hem cimnastik, hem ağırlık kaldırma, hem de kardiyo içeren 3’lü yapısını iyi temsil edeceğini düşündüğü ‘dengeli’ şu WOD ortaya çıktı:
Utku’dan CrossFit’in 3’lü yapısını iyi temsil eden bir WOD
For Time (WOD’u tamamlamak için ne kadar süre gerekirse):
- 40-30-20-10
- SkiErg (Cal)
- Over Head Walking Lunges with plate at 25kg (Steps)
- 6 Bar Muscle-ups between sets (her set sonunda 6 bar muscle-up)
Açıklaması ise şöyle: İlk round’da 40 kalori boyunca SkiErg, yani kayak hareketini simüle eden alette 40 kaloriye denk gelecek kadar hareket, ardından 40 adım boyunca başın üzerinde 25kg’luk ağırlık ile lunge ve 6 muscle-up. İkinci round’da ise 40 yerine 30, 3.de 20, 4.de ise 10. Set aralarında 6 muscle-up’ı unutmayın tabii.
Nisan 2014’ten beri Reebok sponsorluğunda olan Utku, geçen seneki ilk ‘CrossFit Open’ deneyiminden sonra hız kesmeden yurtiçi ve yurtdışında birçok yerel yarışmada da boy gösterdi: 2013’te 3’ü İstanbul ve 2’si İtalya ve İsveç’te olmak üzere toplam 5, bu sene ise ‘Open’ ve ‘Regionals’ harici 2 yarışmaya katıldı.
Elbette her şeyin bir bedeli var:
“Tabii 19.luğu ve 8.liği gerçekleştirene kadar uyku düzenime çok dikkat ettim. Her akşam 22.00-22.30 gibi yatmaya çalışıyorum.”
Evet, yine aynı kavramlar: Kontrol ve disiplin. Uyku dışında da kendini çok kısıtlamadan dengeli beslenmeye de dikkat etmek gerekiyor tabii ki. Bunların hepsi aslında sosyal hayatımızda yaptığımız özveriler. Programları not almak, süreleri, ağırlıkları kayıt altında tutmak gelişimi görmek için de ayrıca çok önemli.
Uzun vadede neler hedeflediğini sorduğumda ise, CrossFit koçluğunda deneyimlerini artırmak, yeni atletler yetiştirmek, yurtdışında Türkiye’yi temsil etmek ve arkadan gelen gençlere yer açmak diye cevaplıyor Utku. “20 sene sonra hala “müsabaka” sporcusu olmaya devam etmeyeceğiz sonuçta, uzun vadede amacımız yeni yetişen gençleri geliştirmek, biz şu an onlar için kapıyı aralıyoruz.” diyor ve CrossFit’in Türkiye’de daha yaygınlaşması ve yurt dışı seviyesinde yarışmaların yapılması için daha çok box açılması gerektiğini ekliyor.
Aslında cevabı tahmin etsem de son olarak yaptığı özverilere değip değmediğini soruyorum: “Katıldığım tüm yarışmaların faydasını ‘Regionals’da gördüm. İyi planlama ve programlamayla, tüm o özveriye ve arka arkaya bu kadar sık yerel yarışmaya katılmanın zorluğuna değdi. Şimdi benzer bir planlamayı ‘Regionals’ı hedefleyen sporculara uygulatıyorum, bakalım neler olacak. Göreceğiz.”
Merakla bekliyoruz.
Başlık fotoğrafı: Norman Jaillet
Video: Gözde Türkkan
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.