Birçoğumuz özellikle günlük iş yaşantımızda insan ilişkilerimizi yönetiyoruz. Toplumsal kültürümüz, ailemiz veya arkadaşlarımız, tüm çevremizi düşündüğümüzde, birey olarak tüm bu dış dünyaya karşı hepimizin bildiği bir cümle kullanırız aslında ‘’benim bir duruşum var’’. Ve işte tam bu noktada, özellikle iş yaşantımızda ‘’duruş’’ kavramı bizleri günlük hayatlarımızda farkında olmadan belirli şekillere veya tanımlara büründüren etken olarak karşımıza çıkıyor.
Kendimizi bir toplantıda hayal edelim; ciddi bir konu tartışılırken veya bir konuda sunum yaparken özellikle analitik tarafımızı kullanıyoruz. Odadaki herkes gibi biz de tamamiyle beynimizin sol tarafına yönelmiş durumdayız, yani analitik tarafımıza… Odadan çıktık ve kridorda yürürken bir arkadaşımızla karşılaşıyoruz, istiyoruz ki güçlü bir duruşumuz olduğunu düşünsün. Tüm bu süreçler boyunca aslında beynimizde insan ilişkilerimizi yönetmekte çok büyük önemi olan sağ beynimizi, yani duygularımızı unutuyoruz. Kendimizi farketmesek de erişilmez duvarlarla örüyoruz. Duygu paylaşımı durumunda ise ‘’zayıflık veya hassaslık’’ olarak anlaşılabileceğinden korkuyoruz.
İşte Yoga bizlere tam bu noktada yol gösteriyor. Yoga felsefesine göre insan ve evren ‘’tamlık’’ veya ‘’birlik’’ içerisinde olmalıdır. Günlük yaşantımızda özellikle dikkate almadığımız sağ beynimiz, aslında insani olarak ve belki de iş yaşantımızda bizi farklılaştıracak cesaret, merhamet, empati, enerji verme ve iyi niyet gibi kavramların bütününe karşılık gelmektedir. Katılacağımız her seans ile, özellikle etkisi altında olduğumuz sol beynimizi sağ beynimizin aktiflenmesi ile dengeleyebilmeye bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Bu bize iş yaşamımızda özellikle ego çatışmaları ve empati sorunları gibi çok önemli yöneticilik becerileri konusunda da destek sağlayabiliyor.
Diğer yandan farkında olmadan koymuş olduğumuz kalıplarımızı ve kişisel ilişkilerimizdeki engelleri de sağ beynimizi harekete geçirerek dengeleyebiliriz. Örneğin bir konu hakkında sunumlarımızda mümkün olduğunca dinleyicilerin konuyu hissetmelerine yönelik farklı bakış açıları sunabilir veya çalışanlarımızı duygusal sinerjide motive edebiliriz.
Sizler de iş yaşantınızda insan ilişkilerinizi geliştirmeyi, analitik olduğu kadar duygusal zekanızı da ortaya koyarak farklılaşmayı ve yaşamınızda ‘’dengeyi’’ sağlayabilmeyi istiyorsanız, tavsiyem bir yoga seansına katılmanız.
Sevgi ve huzurla kalın.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.