Melekler de dövüş sporu yaparlar. Ama nasıl?
Dövüş sporları deyince aklınıza ilk olarak vurdulu kırdılı filmlerdeki hareketler, agresif insanlar, öfkeli bakışlar, kırık, yamuk yumuk bir burun, kan-ter-gözyaşı, kaba kuvvet, yaralar bereler mi geliyor? Öyleyse fikrinizi değiştirecek bir yazıya hazır olun!
Yeni hedef kitlelere ulaşmak veya var olan kitleyi kaybetmemek için sürekli yeni akımlar üreten fitness endüstrisi, gelip geçici olduğu kadar kalıcı olan antrenman programları ve çeşitleri üretiyor. Aslında senelerdir var olan, fakat temel aldığı dövüş sporu dalı veya derslerin yapısı bakımından kabuk değiştirerek popülerliğini devam ettiren fitness amaçlı dövüş sporları antrenmanları, bu çeşitlerden bir tanesi. Bu tip derslerin en önemli özelliklerinden bir tanesi, yapılan dövüş sporunun tekniklerini öğrenirken, müsabaka amaçlı olmaması nedeniyle darbelerden kaynaklanabilecek sakatlık ve yara-berelere maruz kalmamanız: “Darbe almadan forma girmek” (Getting fit without getting hit). Belki bu özellikten dolayı bir süredir (Jessica Alba, Kobe Bryant, Christian Bale, Gökhan Özoğuz, Burcu Esmersoy gibi) yerli-yabancı, kadın-erkek birçok ünlü simanın antrenman niyetine bu tarz dövüş sporları antrenmanlarına yöneldiklerini duyuyoruz.
Mesela filmlerinin bazı aksiyon sahnelerinde, dublörünün yerine oynamayı tercih eden sevgili Jessica Biel şöyle demiş: “Dövüş sanatlarına gerçekten kaptırmış durumdayım; gelmiş geçmiş en iyi antrenman yöntemi! Ve bir partnerle birlikte çalıştığımdan beri harika savunma hareketleri, daha da önemlisi birinin kuvvetini geri yönlendirmeyi öğrendim. Bana kendimi gerçekten (fiziksel ve manevi bakımdan) güçlenmiş hissettiriyor.”
Hatta moda endüstrisinin meleklerinden Adriana Lima bile (doğumdan sonra tekrar forma girmek için çok daha yoğun şekilde) “AeroBox” adlı bir çeşit cardio boxing yapıyor.
Watch this video on YouTube
Yoksa siz hala denemediniz mi?
Evet, bunlar önyargılarınızda kırılma noktaları oluşturduysa devamı geliyor: İşte tekme ve yumruk temelli dövüş sporlarının forma girme ve kilo verme amaçlı uygulamalarından ufak bir seçki.
Ana akımda yer edinen, öncü sayılabilecek olan programlar; müzik eşliğinde yapılan, yüksek tempolu, bol kalori harcatan, koreografik, nerdeyse 80’lerin aerobik hareketleriyle dövüş sporları tekniklerinin karışımı olarak nitelendirilebilecek grup dersleri olarak tasarlanmış. Bir dönemin en popülerlerinden biri, Yeni Zelanda kökenli “Les Mills International”ın, 90’lardan itibaren dünya çapında spor salonlarına pazarlanan “BodyCombat” ismini verdikleri grup dersleri. “Mortal Kombat”ın Kitana’sını çağırıştıran tanıtım imajı da cabası:
Watch this video on YouTube
Bir diğer popüler sistem Tae Bo’nun ise imajı tam bir 80’ler – 90’lar temsilcisi: Cart renkli kıyafetler, yüksek bel taytlar, permalı saçlar, “tank top” üstler… BodyCombat ile benzer özellikleri taşıyan Tae Bo’yu evde yapmak isteyenler için DVD seti bile var. Her iki sistemin de görüntünün ötesinde dövüş bakımından etkisiz olmalarına karşın, forma girmek için son derece eğlenceli ve motive edici bir alternatif sundukları kesin.
Daha yakın zamandaki antrenman çeşitlerine baktıkça, koreografik hareketlerden uzaklaşıp, dövüş tekniklerini daha uygulanabilir şekilde öğretmeye yöneldiklerini görebiliriz. Sahip olduğum alt yapıya daha yakın olan bu yöntemin farklılıklarından bir tanesi, sadece görüntüde değil, uygulamada da teknik bir yetkinliğe ve güce sahip olmanız.
Londra’da yüksek lisansımı yaparken Team Tieu’nün Muay Thai dersleri için gittiğim Gymbox adlı spor kulübünde ise sadece kadınlar için çok havalı bir ders daha varmış: “Bitch Boxing”!
Watch this video on YouTube
Ringe çıkma amacı olsun olmasın, Londra’da dövüş sporu yapmaya gösterilen rağbetten dolayı, Gymbox’ta haftaiçi iş çıkışı veya öğlen yemek arası saatlerindeki Muay Thai derslerinde yer bulmak zordu.
Bu trendin en güncel versiyonların biri ise dünyanın en ünlü MMA kafes dövüşü turnunası UFC’nin antrenörlerinden Mike Dolce’nin tasarladığı/pazarladığı UFC Fit (Ultimate Fighting Championship Full-Body Intensity Training). Amacı “Fighter Shape”e, yani aslında beyaz yakalıların ringe çıkmak zorunda olmadan dövüşçü kondisyonu, gücü ve karizmasına sahip olmalarını sağlayacak şekilde antrenman yaptırmak.
Burada daha ziyade ayakta yapılan, tekme ve yumruk temelli programlardan örnek verdim, fakat benzer amaçlarla iş dünyasından yöneticilerin Brazilian Jiu-Jitsu tercih ettikleri de sıkça gündeme geliyor.
Artık Türkiye’de de karşılığını bulmakta olduğunu düşündüğüm bu trendin, tüm bu çeşit ve türevlerinin arasından kendinize ve amacınıza en yakın hissettiğinizi denemenizi öneriyorum. İster Adriana Lima gibi forma sokan cardio ağırlıklı, ister Jessica Biel gibi aksiyon filmlerindeki hareketleri yapmanızı sağlayacak kadar teknik ve güç odaklı olsun, size uygun bir fitness-dövüş sporu vardır mutlaka.
Eğer bu derslerden birine girip fönlü saçlarınız veya makyajınız bozulmadıysa bir şeyi yanlış yapıyor olabilirsiniz!
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.