Yediğimiz gıdalara raf ömürlerini uzatmak, görünümlerini geliştirmek ya da tadlarını arttırmak için yüzyıllardır gıda katkı maddeleri ekleniyor. Peki bu katkı maddelerinin yediklerimize gerçekten bir faydası var mı? Gıda katkı maddelerinin kullanım amacı genellikle işlenme, paketleme ve depolamayı kolaylaştırmak olarak ifade edilebilir. Ancak marketten aldığımız pakette bir ürünün içinde hangi katkı maddesinin olduğunu nasıl bilebiliriz?
İşlenmiş gıdaların sağlığımız için zararlı olduğu, artık hepimizce bilinen bir gerçek. Bu gıdalar yapay kimyasallarla destekleniyor ve genellikle paketlerin üzerinde çok küçük fontlarla, farklı farklı isimlerde yer aldıkları için bunları tanımak oldukça güçleşiyor. Öte yandan sözü geçen bu kimyasal katkı maddeleri bitkisel kaynaklardan üretildiğinde bile zararlı olabiliyor.
Gelinen noktada gıda katkı maddelerinin modern beslenme düzeninde yaygın olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Yukarıda bu maddelerin yiyeceklerimize gerçekten bir katkısı olup olmadığını sormuştuk. Bu sorunun cevabı genellikle olumsuz. Bu yüzden yazının devamında asla tüketmemeniz gereken gıda katkı maddelerini sıraladık:
İlginizi çekebilir: İşlenmiş yiyeceklerden kaçış: Tam gıda endüstrisi
İçindekiler
Nitritler:
Sosis, jambon, tütsülenmiş balık gibi işlenmiş et ürünlerinde bulunan nitritler, aslında bir renk düzenleyici. Yani eski ve bayat etlere canlı ve taze bir görünüm kazandırmak için kullanılıyor. Karaciğer ve pankreas başta olmak üzere iç organlara fazlaca zararı olan bu madde, aynı zamanda bir kanserojen ve sindirim sistemine de ciddi zararlar verebiliyor.
Yapay tatlandırıcılar
Diyet ve şekersiz ürünlerde kullanılan aspartam maddesi, nörotoksin ve kanserojen özellikler taşıyor. Kısa süreli hafızaya ve zekaya zarar veren bu yapay tatlandırıcı beyin tümörü, diyabet, Parkinson, Alzheimer, kronik yorgunluk, depresyon, kaygı, baş ağrısı, migren ve daha birçok hastalığa neden oluyor. Nispeten daha yeni olan asesülfam ise henüz yeterince test edilmiş değil; ancak unlu mamüllerde ve sakızlarda kullanılan bu tatlandırıcının da böbrek tümörüne neden olduğu ifade ediliyor.
İlginizi çekebilir: Lifli gıdalarla beslenmenin 4 önemli faydası
Sülfüt
Genellikle şarap yapımında, şarabın uzun yıllar bozulmadan kalabilmesi için kullanılan sülfüt, genellikle zararsız olarak düşünülse de her 100 kişiden birinin sülfüt hassasiyetinin olduğu biliniyor. Sülfüt hassasiyeti olanlarda baş ağrısı, nefes alma zorlukları gibi rahatsızlıklar gözlemleniyor. Bazı vakalarda sülfüt, nefes yolunu kapatarak ölüme dahi neden olabiliyor. Sülfüt, şarap dışında kuru meyvelerde de kullanılıyor.
Yapay renklendiriciler
Araştırmalar asitli içeceklerde, meyve sularında ve salata soslarında kullanılan yapay renklendiricilerin çocuklarda davranış bozukluklarına ve zeka seviyelerinin düşmesine neden olabildiğini gösteriyor. Hayvanlarda yapılan araştırmalarsa yapay renklendiricileri kanser hastalığıyla ilişkilendiriyor.
Trans yağ
Yiyeceklerin raf ömrünü uzatması için kullanılan trans yağ, tüketilebilecek en tehlikeli maddeler arasında yer alıyor. Kızarmış yiyeceklerde ve margarin ya da kısmen bitkisel yağ içeren işlenmiş gıdalarda bulunan bu katkı maddesinin kolesterol, kalp krizi ve felç riskini arttırdığı biliniyor.
Potasyum Bromat
Un ve ekmekte hacmi arttırması için kullanılan potasyum bromat, hayvanlarda kansere yol açıyor. Ekmekte çok az miktarda bulunması bile insan sağlığı açısından ciddi sorunlara sebep olabiliyor.
Mısır şurubu
İşlenmiş ürünlerin hemen hepsinde bulunan bu rafine tatlandırıcı; kolesterol ve diyabet gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor. Ayrıca hızlı kilo alımına neden olan mısır şurubu işlenmiş gıdalar, ekmek, şeker, tatlı yoğurtlar, salata sosları ve kahvaltılık gevreklerde bulunuyor.
İlginizi çekebilir: Mutfağınızda organik gıdalara yer açmak için 5 geçerli sebep
Kaynak:
foodnetwork.com
hungryforchange.tv
foodmatters.com