Son yıllarda dünya genelinde otoimmün hastalıkların görülme sıklığının arttığını ve bu hastalıkların altında yatan en önemli nedenlerden birinin beslenme alışkanlıkları olduğunu biliyor muydunuz? Elbette ki diyabet, tiroit, romatoid artrit gibi nice otoimmün rahatsızlığın başka pek çok sebebi olabilir, özellikle de genetik faktörler gibi. Ancak, güncel araştırmalar gösteriyor ki beslenme, bu rahatsızlıkların gelişiminde kritik rol sahibi. Dünyaca ünlü ve “Paleo Mom” olarak tanınan Dr. Sarah Ballantyne de yıllardır bu konuda çalışmalar yürütüyor ve Paleo Diyeti ile otoimmün hastalıkların iyileştirilebileceğini aktarıyor.
Ünlü doktor modern dünyadaki beslenme alışkanlıklarının, çoğunlukla işlenmiş ve hazır gıdalara dayandığını, üstelik stres ve hareketsiz yaşam tarzının da oldukça yaygın olduğunu, tüm bunlar bir araya gelince de otoimmün rahatsızlıkların kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Bu nedenle, doğru gıdaları tüketerek ve sağlıklı beslenme anlayışları geliştirerek bu hastalıkların önlenebileceğini yıllardır takipçileriyle ve sağlık dünyasıyla paylaşıyor. Ayrıca, yazmış olduğu kitaplarla da sağlıklı yaşama dair pek çok detaya ışık tutuyor. Çok satan kitaplarından biri; Nutrivore: The Radical New Science for Getting the Nutrients.
Diğeri ise “Paleo Approach Cookbook: A Detailed Guide to Heal Your Body and Nourish Your Soul” ve Dr. Ballantyne, bu kitabında bağışıklık sistemini sakinleştirmek, iltihabı azaltmak ve vücudun kendini iyileştirmesine yardımcı olmak için hangi yiyeceklerin yenmesi gerektiğini anlatıyor. Üstelik bunu yaparken birbirinden pratik mutfak hileleri, yemek tarifleri ve alışveriş tüyoları da paylaşıyor.
İkinci çocuğunun doğumundan sonra Paleo yaşam tarzını keşfeden ve önce fazla kilolarını veren ünlü doktor, bu sayede Hashimoto tiroiditi, fibromiyalji, İrritabl Bağırsak Sendromu, asit reflü, migren, anksiyete, astım, alerjiler, sedef hastalığı, liken planus gibi tüm otoimmün hastalıklarının iyileşmeye başladığını aktarıyor. Paleo diyetini uyguladıktan iki hafta sonra 12 yıldır aldığı reçeteli ilaçlarını bile bırakmaya başladığını söyleyen Dr. Ballantyne, daha sonra eski beslenme alışkanlıklarına dönmeyi hiç düşünmediğini de sık sık dile getiriyor. Peki, Paleo Diyeti ne demek, neleri içeriyor, neleri içermiyor?
Paleo Diyeti’nde ne yenir, ne yenmez?
Paleo Diyeti’ni en iyi anlamak için şu kavramı içselleştirmek çok önemli; ilkel. Tarihin tozlu sayfalarından hatırlayacağınız Paleotik Dönem ile bağdaştırırsanız bu diyet yaklaşımını daha kolay benimseyebilirsiniz. Bir düşünün o dönemlerde beslenme nasıldı, en önemlisi ‘neler yoktu’? Hemen söyleyelim; işlenmiş ve paketli gıdalar. Paleo diyeti, modern tarım ve işlenmiş gıdaların ürünü olan belirli gıda gruplarını beslenmenin dışında bırakıyor. Nedir onlar derseniz, şöyle sıralamak mümkün:
- İşlenmiş paketli tüm gıdalar,
- Rafine şeker,
- Peynir, yoğurt gibi süt ürünleri,
- Buğday, arpa, yulaf gibi tahıllar,
- Fasulye, mercimek, nohut gibi baklagiller.
Bu tür besin gruplarının Paleo Diyeti’nde yer almamasının en temel nedeni inflamasyonu tetiklemeleri. Ayrıca, sindirim sistemine zarar verebilecek bileşenler içermeleri.
Peki, hangi gıdalar yeniyor bu beslenmede?
- Havuç, brokoli, ıspanak, karnabahar, kabak, pancar gibi nişastalı olmayan taze sebzeler tüketilebilir.
- Nişasta içeren sebzelerin tüketimi sınırlı.
- Elma, armut, portakal, üzüm, çilek, avokado gibi taze meyveler serbest.
- Yüksek şekerli meyveler, örneğin olgunlaşmış muz gibi, kontrollü bir şekilde yenebilir.
- Zeytinyağı, hindistancevizi yağı, avokado yağı, ceviz yağı gibi sağlıklı ve anti inflamatuar etkili yağlar tüketilebilir.
- Serbest gezen tavuk yumurtası, protein kaynağı olarak tercih edilebilir.
- Bağırsak sağlığını destekleyen fermente gıdalar (kombucha, turşu gibi) tüketilebilir.
Sonuç olarak Paleo Diyeti, tıpkı atalarımızın beslendiği gibi daha basit, ‘işlenmemiş’, doğal gıdalara dayanan; bağırsak sağlığını iyileştirmeye ve inflamasyonu önlemeye yardımcı olan besinleri içeriyor. Şekerin, vücutta verimli işleyen her sistem üzerinde olumsuz etkisi olduğundan dolayı tüketilmesi kesinlikle önerilmiyor. Aynı şekilde bağırsak florasını bozan işlenmiş gıdalar da bu beslenmede yer almıyor. Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası, bağışıklık sistemini düzenlediğinden dolayı otoimmün yanıtların kontrol altında tutulmasına yardımcı oluyor, bu da otoimmün rahatsızlıkların ortaya çıkma riskini düşürüyor.
Dr. Sarah Ballantyne’in de Paleo Mom olarak savunucusu ve öncüsü olduğu bu beslenme türü hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için “Paleo diyeti nedir ve nasıl yapılır?” yazımıza da göz atabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Lipödem yönetiminde beslenmenin rolü