Hem kahkahalara hem de göz yaşlarına boğacak, her saniyesinde duygu roller coasterında hissettirecek ve hayata dair çok şey öğretecek ama en çok da ebeveynliğe ve sevginin gücüne dair yepyeni bakış açıları kazandıracak bir film; I am Sam. En baştan söylemekte fayda var; duygusal açıdan stabil bir durumda değilseniz izlemeyi erteleyin. Her ne kadar içinizi ısıtacak bir film olsa da ağır gelebilecek yanları oldukça fazla.
Film, zihinsel engeli olan bir babanın (Sam’in) annesi tarafından terk edilmiş kızını (Lucy) tüm varlığını ortaya koyarak büyütmek için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Sam, 7 yaşında bir çocukla eş değer sayılabilecek bir zihinsel kapasiteye sahip ve çalıştığı kahve dükkanında sosyal çevresi tarafından çok sevilen biri. Kızının dünyaya gelmesiyle adeta eksik olan hayatı tamamlanıyor ve ona tüm sevgisini vermeye, bildiği her şeyi öğretmeye başlıyor…
Sam ile Lucy arasındaki sevgi dolu güçlü bağ, filmin her sahnesinde hissediliyor. Ancak mutlu hayatları pek uzun sürmüyor ve Lucy’in 7 yaşına gelmesiyle işler değişmeye başlıyor. Sam, kızının mutlu ve sağlıklı bir çocukluk geçirmesi için elinden geleni yapıyor olsa da yetkililer, 7 yaşından sonra artık kızının bakımını üstlenemeyeceğine karar vererek Lucy’i Sam’den alıyorlar. Ve içinizi parçalayacak olaylar buradan sonra gelişmeye başlıyor.
Başarılı bir kadın avukat davayı eline alıyor ve çok çetin bir mücadele başlıyor. Lucy ve Sam’in ayrı kaldıkları zamanda yaşadıklarının ne kadar can yakıcı olduğunu hissetmemek mümkün değil, her bir sahnenin duygu geçişleri o kadar başarılı ki izlerken göz yaşlarınızı tutmakta çok zorlanabilirsiniz. Davanın avukatı, Sam ile Lucy arasındaki o güçlü bağı gördükçe davaya daha da sarılıyor ve kazanmak için elinden geleni yapıyor.
İkisi arasındaki ilişki, sinema tarihinde sevginin hiçbir engel tanımadığını gösteren en başarılı örnek olabilir. Aynı zamanda film, hayatta mucizelerin her zaman var olduğunu da gösteriyor. Sam’in kızına olan sevgisi, bağlılığı öylesine büyük ki zihnindeki bazı eksiklikler, onun çok iyi bir ebeveyn olmasına engel olmuyor.
Sevginin insan hayatındaki dönüştürücü gücünü anlatan bu film, aynı zamanda iyi bir ebeveyn olmanın sosyal statüyle değil sevgi ve bağlılıkla ölçülebileceğini de gösteriyor.
Merak edenler için filmin fragmanını aşağıya ekliyorum:
Watch this video on YouTube
İlginizi çekebilir: Gelen, gideni aratır mı: Z kuşağı, Alfalar ve Betalar