Hiç durmadan anlatasım, sayfalarca yazasım, duygulardan duygulara atlayasım var. Öyle çok şey yaşadım ki son günlerde. Önceki yazımda gideceğimden bahsettiğim Likya Yolu Ultra Maratonu başladı ve bir çırpıda bitiverdi. 6 gün üst üste koşmak inanılmaz geliyordu başta ama nelere nelere alışmıyor ki bu kafa. İnanmakla bitiyor her şey; niyet etmekle, “yaparım” demekle, vakit kaybetmeden işe girişmekle…
Hele bir de şöyle bir rota varsa önünüzde…
Her gün zorlu yolların beni beklediğini bilerek yola çıkmak, öyle şeyler kattı ki bana…
Yorulup, yorulup her sabah gözlerimi ayrı bir güzelliğe açacağımı biliyordum ya…
Sürprizleri kucaklamaya hazır, kendimi doğanın ellerine atmaya razıydım ne de olsa…
Zorlandığımı düşünürken daha da zoru olduğu geldi aklıma…
En zor olanın bile atlatılabileceğini kanıtladılar bana. Tebrikler Aylin Savacı Armador.
Dostluklarım perçinlendi.
Kendime daha fazla yakınlaştım, ölçtüm, biçtim, düşündüm de düşündüm…
Her adımım otizmli çocukların daha iyi eğitim görebilmesi içindi. Kampanya hala devam ediyor. Desteğinizi bekliyorum.
Zaman geçti, veda vakti geldi ve Run Fire’ın hayalleri kurulmaya başlandı. Kapadokya’da görüşmek dileğiyle Sevgili Uzunetap ve ultra hayaller peşindekiler.