Direk lafa gireceğim: “Personal Training” yalnızca, eğitmenin size birebir antrenman yaptırdığı özel bir ders değildir. Yani sizin aslında bir grup dersinde yapıyor olabileceğiniz bir antrenmanı, eğitmen gözetiminde birebir yapmanız değildir. Kişiye özel antrenman, özel dikim elbise gibi, kişinin hem hedefleri, fiziksel özellikleri, sakatlık-hastalık geçmişi, uyku-yeme düzeni, hayat tarzı, antrenmana ayırabildiği süre ve hatta belki psikolojik durumunu hesaba katarak, ona tam olarak uyan bir program oluşturmaktır aslında.
Son 2-3 senedir çok sık duyduğumuz “Personal training” ve “personal trainer” tabirlerini, bunu layıkıyla yaptığını düşündüğüm Samet Bayraktaroğlu’na sormak istedim.
MAC Kanyon’da Senir Personal Coach olarak çalıştığı sıralarda “Insanity” ve Fonksiyonel Antrenman yaptırdığı bir kaç grup dersine misafir olarak katıldığım, fakat hem derslerinden, hem görüştükçe yaptığımız konuşmalardan, hem de kendisiyle sık antrenman yapmış yakın çevremden duyduklarımdan dolayı araştırmacı, detaycı, sağlıktan ödün vermeyen bir bakış açısı oturtmuş ve kendini sürekli geliştirmeyi hedefleyen bir eğitmen olarak tanıyorum Samet Bayraktaroğlu’nu. 2014 yılında Emirgan’da kendi personal training stüdyosu SAM’S’i açan Samet, o günden bu yana öğrencileriyle birebir ilgilenebildiği özel dersler veriyor.
https://instagram.com/p/3szZ-izfbA/
İçindekiler
- 1 – Personal training’i neden tercih etmeli sence? Personal trainer seçerken nelere dikkat etmek gerekir?
- 2 – Sam’s Personal Training Studio’nun felsefesini ve spora bakış açışını anlatabilir misin?
- 3 – Kişiye özel antrenman programlarını oluştururken ne gibi kaynak ve araştırmalardan yardım alıyorsun?
- 4 – Şu ana kadar birlikte çalıştığın öğrencilerinin bazılarından örnek verebilir misin?
- 5 – Sam’s’de genel olarak “Personal training” anlayışını ve ilk defa seninle ders yapacak bir kişiyi nasıl bir süreç ve neler bekliyor?
– Personal training’i neden tercih etmeli sence? Personal trainer seçerken nelere dikkat etmek gerekir?
Son dönemde popülerleşen bir branştan örnek vermek gerekirse, her yıl koşu sporuna başlayanların %75-80’i sakatlanıyor. Neden sakatlanıyorlar? Yanlış ayakkabı seçimi, yanlış koşu mekaniği, yanlış zemin, yanlış nefes alma, yanlış antrenman, yanlış yanlış yanlış… Buradan yola çıkarsak, Personal Trainer size nasıl ayakkabı seçeceğinizi de, nasıl beslenmeniz gerektiğini de, uyku saatlerinizi ve süresini de söyleyebilmelidir. Size en doğrusunu uygulatacak, sizin için en uygun olanı seçecek birinin desteği, performansınızı ve sağlığınızı tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkileyecektir.
Antrenman yaptığınız gün kendinizi yıprattınız, organizmanızın bir sonraki antrenmana hazır hale gelmesini sağlayacak faktörleri, seçeceğiniz Personal Trainer eksiksiz olarak size aktarabilmeli. Antrenmandan sonra ne yemelisiniz? Antrenman bittikten sonra gün içinde nelere dikkat etmelisiniz? Gecikmiş kas ağrısı sendromu yaşıyorsanız, ağrılarınızı azaltma yöntemleri nelerdir? Ne kadar uyumalısınız? Antrenmana gelirken kendinizi nasıl motive edeceksiniz? Antrenman sırasında odaklanma problemleriniz varsa bunları nasıl bertaraf edeceksiniz? Sosyal hayattan kopmadan karın kaslarınızı nasıl ortaya çıkaracaksınız? Kısacası hayatınızı olumlu yönde etkileyecek ve istediklerinizi elde etmenizde size yardımcı olacak olan bu kişi, bütün bu konular hakkında size destek verebilecek mi? Yoksa size bir saat antrenman yaptırıp kenara mı çekilecek? Bence bütün bunları hayatınızın bir parçası haline getirebilecek biri ile Personal Training yapmaya başlayabilirsiniz. Personal Trainer seçerken sonuç odaklı olmasının yanı sıra, yeri geldiğinde sizi kendinizden bile koruyacak kadar dikkatli ve titiz çalışmasına ve sizi çok iyi tanımasına önem vermeniz gerekli.
Son olarak; “Everyone needs a coach!” diyor ya Bill Gates, evet herkesin bir koça ihtiyacı vardır. Konu spor olunca da sonsuz güvenebileceğiniz bir Personal Trainer ile yola devam etmenizi öneririm.
– Sam’s Personal Training Studio’nun felsefesini ve spora bakış açışını anlatabilir misin?
Sözlükler “kas” kelimesini şöyle açıklıyor: Kasılma ve gerilme gücü ile vücuda devinim olanağı sağlayan telsi doku. Bu doku geliştikçe daha iyi görünüyor, daha sağlıklı hissediyoruz. Yani kendimize iyi geliyoruz. Tüm bu süreçte ihtiyacımız olan tek takviye, motivasyon.
Kendimizi bu motivasyonla her gün yeniden kurma becerisini gösterdiğimiz dakika, aslında geliştirmemiz gereken en önemli kası geliştirmiş oluyoruz; kalp kasımızı!
Bizi yürüten de, koşturan da, en ağır kiloların altına sokup rekorlar kırdıran da, kalp kasımız.
Sam’s Personal Training Studio’nun varlık sebebi, sporu severek ve isteyerek yapmamızı sağlayan en önemli kasımızı, kalp kasını geliştirme konusundaki iddiasıdır. Vücudu asıl geliştiren, spora tutkuyla bağlı kalmamızı sağlayan kalbimizdir!
SAM’S Personal Training Studio, size sağlıklı ve güçlü bir kalp vadediyor. Eğer kalp kasınız, vücudunuzdaki tüm kaslardan güçlü olursa, fiziken istediğiniz şekle girmek çok daha kolay olacaktır. Arzu edilen gelişimin SAM’S Personal Training Studio’nun felsefesi doğrultusunda sonuçlanması, hayatınızda 2 önemli şeye yarayacak. Bunlardan ilki kendinize iyi gelmeniz, ikincisi ise aynada gördüğünüz kişiyi daha çok sevmeniz.
– Kişiye özel antrenman programlarını oluştururken ne gibi kaynak ve araştırmalardan yardım alıyorsun?
Mesela sürekli elimin altında anatomi, egzersiz fizyolojisi, vücut biyomekaniği ve temel antrenman prensiplerini barından 3-4 tane farklı kaynak oluyor. Programlarımı yazarken mutlaka bu kaynaklardan temel bilgileri kaçırmamak için destek alıyorum. Sürekli yeni bilgiler geliyor. Temel bilgiler ile yeni bilgileri harmanlayıp programları güncel tutmaya çalışıyorum. NSCA, JSCR, ACSM, ACE, NASM, Research Gate, Pub Med gibi kaynakları ve Mike Boyle, Gray Cook, Stuart McGill, Kelly Starret, Todd Durkin gibi üstadları sürekli takip ediyorum. Bu sayede hem bilgilerimi pekiştiriyorum hem de yeni bilgileri SAM’S bünyesinde uygulatabiliyorum.
– Şu ana kadar birlikte çalıştığın öğrencilerinin bazılarından örnek verebilir misin?
5 senedir beraber çalıştığımız öğrencim de var, daha 2 ders yaptığımız yeni öğrencilerim de. Mesela barfiks hareketi çoğu insanın baş belasıdır. Bir tane kadın öğrencim hayatta da kendini yukarı çekmek istediği için barfiks çekmek isterken, bir erkek öğrencim de kuvvet ve kondisyon gerekliliği için bir dakika içinde 18-20 tane barfiks yapmak istiyorum diyor. Personal Training olayını zevkli hale getiren unsurların en önemlisi de bu: kişisel ihtiyaçlara uygun olması.
Birlikte yeni çalışmaya başladığımız bir başka öğrencim ise, yıllardır veremediği kilolarından kurtulmak istediğini söyledi. SAM’S’e ilk görüşme gününe gelirken biraz yokuş tırmanması gerekti ve kapıdan içeri girdiğinde nabzı hiç durmadan 50 tane burpee yapmış kadar yüksek atıyordu.
Görüşme sırasında “4 ay sonra ne olacak şimdi?” diye sorduğu zaman “Kapıdan içeri girdiğin zaman nabzın yükselmiş olmayacak” demiştim. Planlı gidebildiğimiz için ilk hedefimize ulaştık. Kendisi program dahilinde kilo vermeye ve fitness seviyesini yükseltmeye devam ediyor .
Antrenman yapmak isteğiyle görüşmeye gelen 10 kişinin 6 tanesinde fıtık var. Dolayısıyla çalıştığım insanların arasında, omurgasında fıtık olanlar da mevcut. Onlara antrenman dışında omurgalarını nasıl kullanacakları ile ilgili sürekli bilgi veriyorum ve onları uygulatıyorum. Mesela boyun fıtığı olan bir öğrencim uzun yıllar Body Building sporu ile uğraşmış. SAMS’te ki antrenman programında da düzenli olarak Body Building sistemlerine yer veriyorum. 3 yıllık çalışmanın sonunda hem boyun fıtığı sonucu ortaya çıkan sorunları yok ettik, hem de kendisi Bench Press 1 RM (rep max, yani tek tekrar maksimum) ağırlığını 117.5 kiloya çıkardı.
– Sam’s’de genel olarak “Personal training” anlayışını ve ilk defa seninle ders yapacak bir kişiyi nasıl bir süreç ve neler bekliyor?
SAMS’i kurmaya karar verdiğim zaman beni en çok motive eden konuların başında, çalıştırdığım insanların yaptığı antrenmandan zevk ve sonuç almasıydı. Bence işin “core” u bu. Çalıştırdığımız insanların isteklerini karşılayabilmek, aslında onlara sağlayabileceğimiz en önemli kazanım. Personal Training anlayışımın temelinde bu düşünce var.
Ders programları kişiye özel organize ediliyor. Kişi haftanın kaç gününü spora ayırabiliyor ya da kaç gün spor yapmaya ihtiyacı var ise ona göre bir program belirleniyor. En önemli konu doğru teşhisi koyabilmek. Bu konuda da bizi yönlendiren veriler, test ve analizler oluyor. Daha sonrasında ortaya çıkan tablo, “Nasıl bir antrenman yapmamız gerekiyor?” sorusunun cevabı oluyor.
Şu an çalıştığım grubun çoğunu 14-60 yaş arası sedanterler oluşturuyor. Hepsinin istekleri ve ihtiyaçları birbirinden farklı ama varmak istedikleri sonuç aynı, sağlıklı ve sakatlanma riski en aza indirgenmiş bireyler olmak.
Uzun yıllardır takip ettiğim ve makalelerini olduğum Fizik Tedavi Uzmanı Gray Cook diyor ki; vücudunuzda ki eklemleri stabilize etmeyi öğrenmeden önce, onlara mobil olabilme özelliğini kazandırın. Daha sonra bu mobilizasyon özelliğini kazanınca, doğru hareket etmeyi öğrenin. En sonunda ise bunların üzerine kuvvet ve dayanıklılığı koyun. Yani acele etmeden parçaları yerine doğru koyarak hedeflerinize ulaşın diyor. SAM’S’te ki antrenman sürecini kısaca bu şekilde açıklayabilirim.