Artan kanser, kalp – damar, tansiyon, kolesterol, obezite, alerji gibi hastalıkları artık duymaktan bıktık. Ne yazık ki tüm bu hastalıkların nedenleri var. Hepimiz öncelikle gelişen teknolojinin bizleri tembelleştirdiğini, daha yüksek kaloride yemekler tüketmemize neden olduğunu ve daha da kötüsü yediklerimiz ve çevresel faktörlerle daha fazla toksin almaya başladığımızı kabul etmekteyiz.
Yeni yaşam tarzımız ile birlikte çift taraflı toksin artışı başladı. Hem vücuda aldığımız toksinler arttı hem de vücuttan atamadıklarımız. Toksin artışı nedeni ile detoks kavramı da hayatımıza girmeye başladı. Günümüzde artık neredeyse herkes, hayat şartlarına ve vücut yapısına bağlı olarak toksin atımı için farklı yöntemler kullanıyor. Toksin atma uygulamaları çok da yeni bir şey değil. Aslına bakılırsa tarihte hacamat, sülük, hamam gibi toksin atmaya yönelik birçok yöntem bulunuyordu.
İlgili yazı: Fazla vaktinizi almayarak yenilenmenizi sağlayacak günlük detoks yöntemleri
Detoks kavramına bir şekilde alıştık ve adapte olduk. Retoks da yeni duyulmaya başlanan bir şey olmasına karşın, aşina olduğumuz kavram.
Retoks; özellikle detoks sonrası toksin alımını azaltmak, alınan toksinleri detoks kadar olmasa da vücuttan uzaklaştırmak için kullanılan bir tabirdir. Yani tekrar toksin alımını minimuma indirmek, alınan toksinlerin de maksimum oranda vücuttan atılmasını sağlamak.
Örneğin, toksin alımını azaltmak için, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat ederek işlemiş gıdayı azaltmak bir çeşit retoksdur. Vücuttan düzenli toksin atmak için masaj yaptırmak veya saunaya gitmek de bir çeşit retoksdur.
Retoks sürecini destekleyen en önemli unsurlardan biri; kaliteli sudur. Su; arınmada, vücudu temizlemede, yıkamada ilk sırayı alır. Vücuda alınan toksini azaltamaz; ancak küme boyutunun küçük olması sayesinde hücrelere daha hızlı nüfuz edebilir ve vücutta üretilenlerin etkili bir şekilde atılmasına yardımcı olur.
İçindekiler
Kaliteli suyun retoks etkisi
Doğru zamanlarda, yeterli miktarda ve kaliteli su içerek, suyun retoks etkisini maksimuma ulaştırmak mümkündür. Bu sayede her gün küçük küçük de olsa detoks yapma şansı yakalanır.
Suyun arınmadaki yeri tartışılmazdır. Peki, retoks etkisini arttıracak suyun ne gibi özellikleri olmalıdır? Tüm sular aynı etkiyi yapar mı? Bu sorulardan hareketle, retoks etkisini arttıracak kaliteli suyun özelliklerini paylaştım:
Kaliteli suyun özellikleri
1. Suyun temiz olması
Kaliteli suyun ilk şartı temiz olmasıdır. İçerisinde hastalık yapıcı mikroorganizma bulunmamalıdır. Su ile birlikte farkında olmadan fazlaca kimyasal, hormon veya mikrop alabilmekteyiz. Özellikle musluk suyunun (Sadece musluk suyu içme olarak düşünmeyiniz, diş fırçalarken veya duş alırken de musluk suyu kullanılmaktadır) içeriğindeki klor ve bileşenleri son derece tahriş edici ve kanserojendir. Bu nedenle tüketilen suların temiz olduğundan emin olmak, kaliteli su tüketmenin ilk şartıdır.
2. Küme boyutlarının küçük olması
Suyun molekül yapısı ne kadar küçükse, hücreler de o kadar suya doyar ve görevlerini yerine getirecek enerjiyi elde etmiş olurlar. Böylelikle hücre görevlerinden biri olan toksin atma da yerine getirilmiş olur.
Küçük (mikro) kümeli su, moleküllü doğal kaynak sularında doğal olarak mevcuttur. Doğal kaynak suları, dünyanın kendi manyetik alanından dolayı manyetize olurlar. Manyetize olmuş suların yapıları düzgünleşir ve küme boyutları küçülür; fakat tüm doğal kaynak sularının molekül yapısı küçüktür denemez. Çünkü yeryüzünde farklı şiddette manyetik alanlar bulunmaktadır. Bu nedenledir ki; bazı doğal kaynak suları daha şifalıdır, bazıları ise sadece temiz içme suyudur.
Suyun molekül yapısını küçülten diğer bir etken de suyun ısısıdır. Su soğudukça, molekül yapısı küçülmeye başlamaktadır. Su donduğunda ise altıgen şeklinde küçük kümeler haline gelmektedir. Evde yapabileceğiniz pratik bir yöntem ile suyun molekül yapısını küçültmeniz mümkün. Suyu dondurduğunuz zaman, doğadaki gibi su molekülleri altıgen şeklini alacaktır. Sonrasında suyu eritip, içme ısısına gelince tüketebilirsiniz. Molekül yapısı tekrar büyüyeceği için, bu işlemi yaptığınız suyu hızlı bir şekilde tüketmemenizde fayda vardır.
Genel olarak su küme boyutlarına baktığımızda, günümüzde doğal kaynak sularının yaklaşık 12’li, şebeke ve endüstriyel suların 40’lı gruplar oluşturduğunu görmekteyiz. Manyetik ve mineral açısından zengin bir bölgede oluşan kaynak sularındaki molekül yapısı 6’lı olabilmektedir. Bu tür yerlerden çıkan suların içilmesi ile insanların şifalandıkları gözlemlenmiştir ve şifalı oldukları bilinen birçok kaynak günümüzde ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bunlardan en meşhuru Fransa’nın güneyinde bulunan Lourdes şifalı kaynak sularıdır.
Uzmanların uzun süren araştırmaları sonuncunda Lourdes şifalı sularının; zengin mineral içerik, küçük molekül yapılı su ve yüksek aktif hidrojen değeri gibi özelliklere sahip olduğu gözlemlenmiştir.
3. Mineral içeriğinin zengin olması
Kaliteli suyun özellikleri arasında mineral içeriği de bulunmaktadır. Mineraller, vücudumuzda az oranda bulunmasına rağmen, üstlendikleri görevler son derece önemlidir. Her ne kadar günlük mineral ihtiyacının tamamının sudan karşılanması beklenmese de, günümüzde besinlerdeki mineral değerlerinin azalması ile sudan alınabilinecek minerallerin önemi artık daha fazla.
Vücudumuzda 84 mineral vardır. Bu mineraller arasında kalsiyum ve magnezyum gibi oran olarak daha fazla ihtiyaç duyulanların yanı sıra selenyum ve germanyum gibi eser miktarda mineraller de bulunmaktadır. Kaliteli sular mineral yönünden zengin olurlar ve bu sayede vücudun toksin atmak için ihtiyaç duyacağı enerjiyi sağlamada etken rol oynarlar.
Manyetik alanın dışında, doğal kaynak sularında bulunan bazı mineraller, suyun molekül yapısının küçülmesini desteklemektedir. Yani suda bazı minerallerin mevcut olması suyun molekül yapısını küçültmektedir. Yapılanmayı destekleyen bu mineraller kalsiyum, çinko gibi iyonlardır.
4. pH seviyesinin vücut ile uyumlu olması
Son dönemde toplumda, alkali su ve beslenme konusu oldukça popüler özellikle de alkali suyun zayıflama üzerindeki etkileri. Kaliteli suyun, alkali mineraller yönünden zengin olması yani asidik mineraller içermemesi, suyun pH seviyesini alkali yapacaktır. Vücut ile uyumlu olması için kişiden kişiye değişiklik göstermek ile birlikte retoks sürecinde suyun pH seviyesi, doğadaki birçok doğal kaynak gibi hafif alkali olmalıdır ve bu şekilde içilmesi önerilmektedir. Burada önemli olan, asidik ve/veya yüksek değerde alkali su tüketmemektir.
5. Aktif hidrojen içeriğinin yüksek olması
Aktif hidrojen sayesinde vücuttaki serbest radikaller nötralize olmaktadır. Taze sebze ve meyvelerde bolca bulunan aktif hidrojen, şifalı su kaynaklarında yüksek oranda bulunmaktadır. Ancak, bu özelliklerini uzun süre muhafaza etmesi mümkün olmadığı için, suyu kaynağından tüketmek gerekmektedir. Bu nedenle şişelenmiş en iyi şifalı su kaynağı bile, kaynağındaki gibi yüksek kalitede olmayacaktır.