Şehir hayatına ve iş yaşamına daha hızlı adapte olmanın yolları

Yaz sezonunun sonuna geldiğimiz şu günlerde, pek çoğumuz şehir hayatına ve işyerine hızlı bir dönüş yaptı ya da dönüş hazırlığında. Kısıtlamalarla evde geçirdiğimiz uzun bir dönemden sonra hepimize ilaç gibi gelen yaz tatilini geride bırakırken, pandemi nedeniyle değişen günlük yaşam alışkanlıklarımız ve yeni kurallarla kökten değişecek iş yaşamında zorlu bir alışma süreci bizleri bekliyor. Hali hazırda stresli ve zorlayıcı şehir yaşamına pandeminin beraberinde getirdiği stresin, bilinmezliğin ve zorlukların da eklenmesiyle birlikte eskisinden çok daha karmaşık ve kaotik bir alışma süreci bizleri bekliyor.

Bazılarımızın ilk kez deneyimlediği ya da deneyimleyeceği evden çalışma, ofise dönecekler içinse alınan sıkı önlemler ve uzayıp giden kurallar listeleri sağlığımızla ilgili risk altında olduğumuz şu dönemde şehir hayatına adapte olma konusunda pek çoğumuzu zorlayacak gibi görünüyor. Peki, yeni normalde şehir hayatına ve iş yaşamına dönüşte bizleri bekleyen zorluklarla ve artan stresle baş etmek için neler yapabiliriz?

Yeni normalle birlikte şehir hayatında ve iş yaşamında değişen stres dinamikleri

Şehir yaşamına ve çalışma hayatına geri dönerken bizleri bekleyen stresli ve zorlayıcı durumlarla nasıl baş edebileceğimizi öğrenmek için önce stres, endişe ve korku gibi zorlayıcı duyguların beslendiği kaynakları anlayabilmemiz ve tanımlayabilmemiz gerekiyor.

Günlük yaşamında da iş hayatında da planlı yaşamayı ve aylar öncesinden oluşturduğu takvimine uygun hareket etmeyi seven şehir insanını yeni dönemde en çok zorlayacak durumların başında, belirsizlik geliyor. Kimse tam olarak neler olup bittiğini, bu durumun daha ne kadar devam edeceğini ve geleceğin ne getireceğini bilmiyor. Belirsizliğin getirdiği panik ve korku atmosferi hepimizin ruh sağlığı için başlı başına bir stres unsuru.

İlginizi çekebilir: Belirsizlik, kaos ve gelecek kaygısı üçgeninde, hayat amacımızı yeniden bulabilmek mümkün mü?

Zihin devamlı olarak bu belirsizlik durumuyla meşgulken, yaptığımız işe odaklanmak, yeni fikirler üretmek ya da bir gün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda emin olamadığımız projeler üstünde çalışmak, yeni normalde bizi bekleyen en büyük zorluklardan biri olacak gibi görünüyor. Belirsizliğin yanı sıra, zihnimizi sürekli meşgul eden kişisel hijyenimiz ve zihnimizde dönüp duran ‘acaba virüs kaptım mı’ düşüncesi de odaklanma konusunda işyerindeki performansımızı etkileyebilecek bir diğer durum. Kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı tehdit altındayken, işle ilgili sorumluluklarımız ikinci planda kalacak gibi görünüyor.

İşle ilgili sorumluluklarımıza odaklanamamamız, beraberinde ertelemeyi ve işlerin birikmesini, dolayısıyla daha fazla stres altına girmemizi beraberinde getiriyor. Yani kısacası yeni dönemde, azalan motivasyon ve odaklanma becerimize karşın artan bir iş yükü ve stres bizi bekliyor olabilir.

Erteleme alışkanlığı, odaklanamama ve motivasyon eksikliği yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek olanlar için çok daha zorlayıcı olabilir. Fiziksel çevrenin ve çalışma ortamının değişmesi, dikkat dağıtıcıların artması (televizyon, çocuklar, ebeveynler, evde yaşayan diğer kişiler, ev işleri gibi) ve genel atmosferin negatif olması, yeni dönemde evden çalışacak olanların üretkenliğini ve iş-yaşam dengesini olumsuz etkileyebilir.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Bayram sonrası detoksu: 4 günlük sağlıklı bir diyet listesi

Evet, şimdiye kadar okuduklarınızın biraz karamsar ve içinden çıkılamayacak kadar zorlayıcı göründüğünün farkındayız. Ancak içinde bulunduğunuz durum ne kadar zorlayıcı olursa olsun, şehir yaşamına yeni yeni geri dönmeye başladığınız şu dönemde gerekli önlemleri alarak ve doğru adımları izleyerek üretkenliğinizi, odaklanma becerinizi, motivasyonunuzu ve ruh sağlığınızı koruyabilmeniz mümkün.

Kriz ortamında belirsizlik kaynaklı stresi yönetebilmenin yolları

Daha üretken, motive ve odaklı bir yaşamın ön koşulu hayatımızdaki zorlayıcı durumlarla ve bu durumların yarattığı stresle başa çıkmayı öğrenmek. İçinde bulunduğumuz kriz ortamından bağımsız olarak stres yönetme becerilerinizi geliştirerek ve içsel kaynaklarınızı güçlendirerek, yeni dönemde karşılaşacağınız zorluklarla ve belirsizlikle daha kolay başa çıkabilmeniz mümkün.

Okulda, ilişkilerinizde, iş yaşamınızda ya da günlük hayatınızda kullanabileceğiniz basit ve etkili önerilerle daha üretken, motive ve odaklı bir başlangıç yapabilirsiniz.

1. Önceliklendirin

Karantina sürecinde hepimiz az ya da çok bir şekilde işlerimizden, eski çalışma düzenimizden, sosyal hayatımızdan ve alışkanlıklarımızdan uzaklaştık. Çalışma saatlerimiz, arkadaşlarımızla olan görüşmelerimiz, hobilerimize ayırdığımız süre azaldı. Yeni bir düzene, yeni çalışma saatlerine, dolayısıyla yeni bir çalışma kültürüne ve farklı bir sosyalleşme şekline hızlı bir geçiş yapmak durumunda kaldık.

Erteleme alışkanlığı, yeni dönemin hayatımıza getirdiği en önemli değişikliklerden biri oldu. İşe ayırdığımız süre azalsa da yapılması gerekenler azalmadı. Arkadaşlarımızla birlikte geçirdiğimiz süre azalsa da, konuşacaklarımız, paylaşacaklarımız ve sosyalleşme ihtiyacımız azalmadı. Peki tüm bu birikmiş işlerimizi, artan sorumluluklarımızı, görüşmek için can attığımız ama iş yoğunluğundan zaman ayıramadığımız arkadaşlarımızı ve kendimize ayırdığımız zamanı nasıl yöneteceğiz? Cevabı aslında hepimiz biliyoruz: Önceliklendirerek.

İlginizi çekebilir: Önceliklerinizi önceliklendirme zamanı: Tabağında kendine kadar yerin var mı?

Kontrolünüzden çıktığını hissettiğiniz durumlarda ilk yapmanız gereken şey durmak, büyük resme bakmak ve tüm problemlerinize aynı anda çözüm üretmeye çalışmak yerine planlamaya zaman ayırıp, çözüme adım adım ilerlemek. Kendinize çok iyi organize edilmiş bir yapılacaklar listesi hazırlayın ve yapmanız gerekenleri bir gün içinde, bir hafta içinde ve bir ay içinde yapılması gerekenler olmak üzere önceliklendirin. Listenizin en başına kısa sürede yapabileceklerinizi ve yaparken sizi motive edecek, sizde pozitif hisler yaratacak olan görevlerinizi eklemeye çalışın. Yapmak istemediğiniz, sizde olumsuz duygular yaratan şeyleri yapmak için kendinizi zorlamak yerine, bu sorumlulukları listenin en sonuna yerleştirmeyi deneyin.

2. Net ve anlaşılır yönergelerle ilerleyin

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl şehir ve iş yaşamına, belirsizlik ve sağlık durumumuzla meşgul bir zihinle başlangıç yapacağız. Bu nedenle önceden çok kolay çözümlediğiniz problemleri çözmekte zorlanabilir, çok başarılı olduğunuz konularda yetersiz hissedebilir, odaklanma konusunda sıkıntı yaşayabilir, eskiden ilgiyle yaptığınız aktivitelerden uzaklaşabilir ya da görüşmek istediğiniz arkadaşlarınızla plan yapmak konusunda isteksiz olabilirsiniz.  

Kendinizle ilgili anlam veremediğiniz durumları fark edebilmek kolay olsa da, çözümü tek başınıza bulmanız her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle zorlandığınız zamanlarda neye ihtiyaç duyduğunuz konusunda açık ve net yönergelerle ve sorularla size yardım edebilecek kişilerden destek almaya çalışın. Örneğin, yaptığınız işle ilgili kafa karışıklığı yaşıyor ve size verilen görevi tamamlamakta zorlanıyorsanız, üstünüzdeki birinden yapılacak işle ilgili daha ayrıntılı bilgi vermesini rica edebilir, çalışma arkadaşlarınızdan destek isteyebilirsiniz. Unutmayın, önemli olan kendinizi raht hissetmeniz ve yaşadığınız zorluklarda yalnız değilsiniz. Daha net ve detaylı yönergelerle, zihniniz de daha net ilerleyecek ve sizi çözüme daha kolay ulaştıracaktır.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Uyku borcu: Eksik kalan uyku saatlerinin telafisi olur mu?

3. Sınırlarınızı daha az zorlayın

Belirsizliğin odakta olduğu bir dönemde tüm iplerinizi gevşeterek rehavete kapılmanız belirsizliğin daha da büyümesinden başka bir işe yaramayacaktır. İçinde bulunduğunuz durumun zorlayıcılığını bahane ederek sizi zorlayan ama aynı zamanda geliştiren sorumluluklardan kaçmamalısınız. İçinde bulunduğumuz bu zorlayıcı dönem, öğrenmeye ve gelişmeye devam etmek, konfor alanımızdan çıkmak, çok daha dayanıklı ve yılmaz hale gelmek için bir fırsat. Ancak her durumda olduğu gibi bu durumda da aşırıya kaçmak, stres seviyenizin artmasından başka bir işe yaramayacaktır. Bu nedenle kendinizi işe boğmak ve çok fazla zorlamaktan kaçınmalı, zihinsel huzurunuzla gelişim alanınız arasında sağlıklı bir denge kurmayı öğrenmelisiniz.

4. Dengeli beslenme ve uyku döngüsü

Dengeli beslenmek ve kaliteli bir uyku uyumak bu dönemde sadece artan stresinizi yönetmek; daha üretken, odaklı ve motive çalışabilmek ya da kendinizi daha iyi hissetmek için değil; hastalık riskini en aza indirmek için olmazsa olmaz bağışıklık sisteminizi desteklemek için de mutlaka dikkat etmeniz gerekenlerin başında geliyor.

Sağlıklı ve fiziksel olarak güçlü olmaya en çok ihtiyacımızın olduğu şu dönemde daha güçlü bir bağışıklık sistemi, şehir hayatının beraberinde getirdiği pek çok sağlık riskiyle birlikte virüsle olan savaşınızda da en büyük destekçiniz olacak. Daha sağlıklı ve güçlü bir bünyeyle zihninizi meşgul eden olumsuz düşüncelerden bir nebze de olsa kurtulacağınız ve rahatlayacağınız için, hem iş yaşamında hem de günlük hayatınızda çok daha iyi performans gösterdiğinizi göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Uyku kalitenizi arttırmak için uygulayabileceğiniz pratik öneriler

Yeni dönemde evden çalışmaya devam edeceklere özel öneriler

Sürecin başında hepimiz evden çalışma fikrine içten içe sevinmiş olsak da, konu uygulamaya geldiğinde işlerin hiç de göründüğü kadar kolay olmadığını anladık. Alışkın olduğumuz ofis ortamını hem fiziksel hem de zihinsel olarak eve taşıyabilmek pek çoğumuz için başlı başına bir problem oldu. Bu nedenle yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek ve gerekli çalışma disiplinini evde nasıl sağlayabileceğini kara kara düşünenlerdenseniz, yapmanız gereken en önemli şey hem zihinsel hem de fiziksel olarak ofiste gibi hissedebileceğiniz bir atmosfer yaratmak olmalı.

1. Çalışma alanınızı evin kalanından ayrı tutun

Evde üreterek ve çalışarak zaman geçirdiğiniz fiziksel ortamı evin diğer bölümlerinden ayrı tutmak, zihninizin bu süreci daha kolay yönetmesine ve daha iyi odaklanmanıza yardımcı olabilir. Yeni çalışma dönemine evden devam edeceklerdenseniz, çalışma alanınızı yemek yediğiniz, dinlendiğiniz, rahatladığınız ya da uyuduğunuz alanlardan mümkün olabildiğince ayrıştırmaya çalışın. Tek odalı bir evde yaşıyor olsanız bile, kendinize sadece masa, sandalye ve çalışmak için gerekli olan ofis malzemelerinizin bulunduğu bir köşe yaratmaya çalışın.

2. İşe gider gibi giyinin

Üstünüzü giyinmek, saçınızı taramak, makyaj yapmak gibi eskiden alışık olduğunuz hazırlık aşamaları zihniniz için de bir uyanma ve işe hazırlanma aralığıdır. Bu nedenle evden çalışırken de ofise giderken izlediğiniz sabah rutinini uygulamaya çalışın. Tabii ki takım elbise giyin ya da kıravat takın demiyoruz ancak pijamalarınızla da çalışmaya oturmayın. En azından her sabah duş almaya, eğer yapıyorsunuz küçük bir cilt bakım rutiniyle uykulu görünümünüzü canlandırmaya çalışın.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Temiz bir enerji kaynağı: Geçmişten bugüne rüzgar enerjisi

3. Molalarınızı kesinlikle atlamayın

Evden çalışırken mola sürelerinizi kontrol altında tutmak ayrı bir dikkat ve özen gerektiriyor. Saat başı 5 dakika ekrandan uzaklaşarak farklı şeylerle ilgilenmek ve beş dakikanın sonunda tekrar bilgisayar başına dönmek yeterli olabilir. Aynı şekilde, birkaç saatlik çalışmadan sonra atıştırma ya da yemek molası vermek de bedeninizin ve zihninizin ihtiayçlarını karşılayabilmeniz için yeterli olacaktır. Pomodoro tekniği de özellikle evden çalışırken zaman yönetimi konusunda zorluk yaşayanlar için oldukça etkili ve pratik bir yöntem.

4. Bağlantıda kalın

Ofiste çalışmaya dair pek çoğumuzun en sevdiği şey çevremizde bizim gibi çalışan, işle ilgili problemlerimizi paylaşabileceğimiz, gerektiğinde destek alabileceğimiz ve sohbet edebileceğimiz çalışma arkadaşlarımızın olması. Yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek bir kısmımız için fiziksel olarak görüşmek mümkün olmayacağı gibi, ofise gitmek durumunda olanlar da kısıtlı sürelerde ve belirli kurallara bağlı kalarak iletişim kurmak zorunda kalacaklar. Bu nedenle evden çalışıyorsanız ya da kısıtlı sürelerde ofise gidiyor ve çalışma arkadaşlarınızla görüşemiyorsanız, mutlaka online olarak görüşmeye zaman ayırmalısınız. 

5. Dikkat dağıtıcıları azaltın

Evde ailenizin diğer üyeleri ya da ev arkadaşınız varsa, özellikle de çocuğunuz da yeni dönemde eğitimine uzaktan devam edecekse evden çalışmak işkenceye dönüşebilir. Stressiz ve rahat çalışabilmek için kurallarınız ve kişisel sınırlarınızla ilgili katı kurallarınızın olmasına dikkat edin. Siz çalışırken çalışma alanınıza kimsenin girmesine izin vermeyin. Benzer şekilde siz de işle ilgili ihtiyaç duyduğunuz her şeyi çalışma alanınızda bulundurmaya ve çalışma saatleriniz içinde tüm ihtiyaçlarınızı mümkün olabildiğince çalışma alanınızda karşılamaya çalışın. İş için gerekli değilse telefonunuzu yanınızda bulundurmayın, gerekirse sesini kapatın. Eğer telefonunuzu iş için kullanmanız gerekiyorsa sosyal medya bildirimlerinizi kapamayı unutmayın.

Evden çalışmayla ilgili daha detaylı öneriler için aşağıdaki yazılarımızı inceleyebilirsiniz:

  • Evden çalışırken dikkat etmeniz gereken 6 anahtar nokta
  • Evlerimiz artık “home office”: Evden çalışmayı verimli hale getirecek 5 ipucu
  • Evden çalışırken sağlıklı kalmanın 5 yolu
  • Evden çalışırken verimli olmak için bütünsel liderlik stratejileri
  • Yeni bir dilemma: Evden çalışmak mı, ofiste çalışmak mı?

Tatil dönüşünde hepimizi zor zamanların, yeni kuralların, daha fazla stresin ve belirsizliğin beklediği kaçınılmaz bir gerçek. Çalışma hayatının ve şehir yaşamının getirdiği stres bu dönem biraz daha yüksek seviyelerde olacak gibi görünüyor. Ancak yeni dönemin zorluklarıyla baş etmesi gereken yalnız siz değilsiniz. Öngörülemeyen sorunlar, hepimizi alışık olmadığımız çözümler üretmeye mecbur kılıyor. Siz de bu farklılığı ve yabancılığı yeni bir öğrenme ve gelişme fırsatı olarak kullanabilir, hem kişisel gelişiminize hem de üretkenliğinize katkıda bulunabilirsiniz. İnsan beyninin esnek olduğunu ve yeni durumlara çok kolay adapte olabildiğini aklınızdan çıkarmayın. Yapmanız gereken tek şey güvende kalmayı, gerekli önlemleri almayı ve elinizden gelenin en iyisini yaptığınızdan emin olmayı sürdürmek.

 

Kaynaklar: Life Hacker, Pop Sugar

Bunlara da Göz Atın

Post navigation

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir