Hepimiz çocukların/gençlerin yükünün çok ağır olduğunun farkındayız, ama aileler bu yükü azaltmak adına pratikte ne yapabileceklerini bilemeyebiliyorlar. Üstelik bu yük; eğitim sistemimiz ve toplum baskısı ile katlanarak artıyor.
Hayatın gerçekleri ve eğitim sistemi ile gönlümüzden geçenler arasında çok büyük bir açıklık var. Bu açıklığı, var olan eğitim sistemi içinde elimizden geldiği kadar kapatıp çocukları rahatlatabiliriz.
İçindekiler
Çocuklara yaşları düzeyinde sorumluluklar veremiyoruz
Sınav kaygısı; sınav öncesinde edinilen bilgilerin sınav esnasında etkili bir şekilde kullanılmasına engel olan ve başarının da düşmesine neden olan yoğun kaygıdır. Performans kaygısının nedenleri arasında; başarısız olma korkusu, çalışma yönteminden ötürü sınava hazırlanamama veya geçmiş travmalar bulunabilir. Sınav yoluyla eğitim kalitesini belirleme biçimi çocuklarda kaygı yaratmaktadır. Kaygının belirli bir ölçüsünün sağlıklı ve gerekli olduğunu belirtmek isterim. Çünkü kaygı; istekli olmak, karar vermek ve o karar yönünde ilerleyebilmek için gereklidir. Bu nedenle hedef, kaygıyı tamamen ortadan kaldırmak değil, fazlasından arınıp ondan faydalanacağımız kadarını saklamaktır.
Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre öğrencilerin %25-40’ı sınav kaygısı yaşamaktadır. Türkiye’de ise bu oranın daha fazla olduğu düşünülmektedir. Yüksek oranda sınav kaygısı; hafızayı olumsuz anlamda etkiler, muhakeme becerisini sekteye uğratır, yanlış yapma oranını yükseltir ve öğrencinin daha düşük sonuçlar almasına neden olur. Araştırmalar, yüksek sınav kaygısı yaşayan çocukların potansiyel performanslarından %12 daha düşük notlar aldığını göstermektedir.
Bu öğrencilerde, “Başarısızım”, “Mükemmel olmalıyım”, “Yanlış yapmamam lazım”, “Yapamazsam beni sevmezler” gibi olumsuz düşünceler görülebilir. Bu düşünceler, ileride benlik algısını, öz güveni etkileyebilecek inançlardır. Bu düşüncelere kaygının yanı sıra öfke ve korku gibi ikincil duygular eşlik edebilir. Kaygılı çocuklarda duygularını dengeleyemedikçe; tırnak yeme, tikler, kabus, uykusuzluk, yerinde duramama gibi semptomlar sık görülür.
Bu anlamda mükemmelliyetçi kişilik özelliği, toplumda pozitif bir algı ile karşılanmasına karşın kişi üzerinde olumsuz etkisi vardır. Çocuğunuzun hedeflerinin yüksek olmasının, en iyi olma çabasından mı yoksa kendi becerisini yükseltme isteğinden mi olduğunu ayırt etmek önemlidir. Mükemmelliyetçi çocuklar, genellikle mükemmelliyetçi olmayı bir aile büyüğünden öğrenirler. Bu yüzden, bu kişilik özelliğinin kendinizde de olup olmadığını değerlendirerek hem çocuğunuza hem kendinize yardım etme fırsatı bulabilirsiniz.
Çocuğunuzun yükünü hafifletmek için öneriler
Çocuğunuzun yükünü hafifletmek ve onun çocukluğunu yaşayabilmesi adına yapabileceklerinizden bazıları şunlar olabilir:
- Çocuğunuza herkesin farklı becerileri, farklı yetenekleri olduğunu hatırlatın.
- Çocuğunuza; herkesin bir konuda iyi iken bir başka konuda o kadar iyi olmayabileceğini söyleyin ve bunu örneklendirin. Hem matematikte hem dil bilgisinde çok iyi olmayabiliriz. Ya da biri çok iyi resim yaparken çok hızlı koşamayabilir. Herkesin iyi yapamadığı şeyler olabilir.
- Arkadaşları ile karşılaştırma yapmaktan kaçının.
- Gerçekçi hedefler belirleyin. Bununla birlikte, hedeflerin değişebileceği konusunda esneklik kazanmasına yardımcı olun. Bazı öğrenciler tek bir hedef veya amaç belirlerken kaygıyı da beraberinde yoğun bir şekilde yaşarlar. Böyle durumlarda kazanmak istediği bölüm veya okul konusunda esneklik kazanmasını sağlayabilirsiniz. Bu noktada esneklik ile hedef belirlemenin birbirini yok etmediğini belirtmek isterim. Öğrenciler; karar verme, mutlak doğruyu seçme çabası içinde iken dikkatlerini vermekte daha çok zorlanabilirler. Bu yüzden hedefi tek bir nokta ile belirlemek yerine çeşitlendirmesine veya hedefin yanında bazı seçenekler eklemesine yardımcı olabilirsiniz.
İlgili yazı: Sınav kaygısıyla nasıl başa çıkılır?
- Yukarıda bahsedildiği gibi belli bir miktar kaygının sağlıklı ve gerekli olduğunu anlatabilirsiniz.
- Çocuklarınıza yoğun aktivite, ders, spor gruplarına götürmek yerine serbest zamanlarının olmasını sağlayın. Serbest zamanı olan çocukların dikkat becerisinin daha iyi olduğunu ve buna bağlı olarak başarısının arttığını unutmamak gerekir.
- Ve en önemlisi çocuğunuzu şuan olduğu gibi sevmeye devam edin. Ona olan sevginizin bir koşulu olmadığını ona hissettirin.