Son zamanlarda alkali beslenmeye duyulan ilgi bir hayli arttı. Ünlülerin de bu akıma katılmasıyla birlikte, sıkça duymaya başladığımız bu beslenme şekli, giderek herkesin dikkatini çekmeye başladı. Peki özellikle kanserle mücadelede kilit rol oynadığı söylenen alkali beslenme nedir? Hangi besinleri içerir ve neden faydalı?
Aslında alkali beslenme şeklinin yararlı olduğuyla ilgili elimizde yeterince bilimsel veri henüz mevcut değil. Öte yandan tıpkı diğer beslenme akımları gibi alkali diyet de belirli bir bilimsel temele dayanıyor. Besinlerin alkali ve asidik olarak iki alt başlığa ayrıldığı bu diyette asidik besinler hayvansal proteinler, süt ve süt ürünleri ve tahıllarından oluşuyor. Alkali besinler arasında ise genel olarak potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi asidik ortamı düzenleyen ve pH değerini yükselten mineralleri içeren meyve ve sebzeler yer alıyor.
İçindekiler
Alkali beslenme neden yararlı?
Bu beslenme şeklinin neden yararlı olduğu, ya da yararlı olup olmadığıyla ilgili farklı görüşler mevcut. Yararlı olduğunu savunanlara göre insan vücudundaki hücreler, vücudun genel pH seviyesine karşı çok duyarlı. Bu seviye alkalik olduğunda kaslar, beyin, sindirim, üreme ve dolaşım sistemleri düzgün bir şekilde işleyebiliyor. Ne var ki pH seviyesi 7’nin altına düşüp asidik olduğunda erken yaşlanma, kalp hastalıkları, kilo alma, yorgunluk, sinir sorunları, kanser, alerji ve kas rahatsızlıkları gibi hastalıklar baş gösterebiliyor. Bunu savunan kesim, bireyin tükettiği besinleri yüzde 20-25 oranında asidik, yüzde 75-80 oranın alkalik gıdalardan seçmesi gerekiyor.
Alkali beslenmenin fazladan kayda değer bir fayda sağlamadığını söyleyen kesim ise, vücudun pH seviyesini kendi kendine dengeleyebilme özelliğinin olduğunu, tükettiğimiz besinlerin vücudumuzun pH seviyesine olan etkisinin oldukça sınırlı olduğunu ifade ediyor.
Hangi hastalıklarda önemli?
Alkali beslenmenin genel olarak kemik sağlığı, kanser, kalp hastalıkları ve diyabetle mücadelede kilit rol oynadığı ifade ediliyor. Bununla ilgili genel görüş, vücuda fazla hayvansal protein alındığında bunun işlenebilmesi için kemiklerdeki kalsiyumun çekilip kullanıldığı yönünde.
Öte yandan alkali beslenmenin sürekli birlikte anıldığı kanserle mücadele konusu ise, kanserli hücrelerin asidik ortamlarda daha kolay büyümesiyle ilgili. Bu nedenle alkali beslenmenin kanseri önlediği ve kanserle mücadele ederken olunan tedavilerin etkisini artırdığı belirtiliyor. Karşıt görüş ise, tükettiğimiz asidik gıdaların vücudun ve dolayısıyla hücrelerin pH seviyesine fazladan bir etkisinin olmadığını, bunun daha çok idrarın pH dengesini asidik hale getireceğini söylüyor.
İlginizi çekebilir: Kanser riskini azaltmak için 13 öneri
Alkali beslenme hangi besinleri içeriyor?
Alkali beslenme, daha önce de belirttiğimiz gibi magnezyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineralleri içeren meyve ve sebzelerden oluşan bir diyet şeklidir. Bu tür bir diyete mutlaka dahil edilmesi gereken besinleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Brokoli,
Avokado ve avokado yağı,
Badem,
Roka,
Kırmızı pancar,
Kuşkonmaz,
Enginar,
Fesleğen.
İlginizi çekebilir: Kış sofralarının vazgeçilmezi: pancar
Sonuç olarak konuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar henüz tam anlamıyla yeterli sonuçlara ulaşmamızı sağlamadığı için, alkali beslenme ile ilgili tam olarak olumlu ya da olumsuz yorumlarda bulunmak için henüz çok erken olduğunu söyleyebiliriz. Ancak zararlı olduğu kesinleşen işlenmiş yiyeceklerin asla tüketilmediği ve normalde de sınırlı tüketilmesi gereken hayvansal proteinlerin sınırlandırıldığı alkali beslenme şeklinin bu açılardan yararlı bir diyet şekli olduğu ifade edilebilir.
İlginizi çekebilir: Diyet yapmadan kilo verme maceram: Alkali ve Paleo sentezi
Kaynak:
everydayhealth.com
wellnessbin.com