Hayatlarımızda hızla büyüyen kargaşa, endişe, panik ve hissizleşme ile bir sürü duyguyla boğuşurken bir türlü kendimizi fark etmeden zaman akıp gitmiyor mu?
Telaşlı hayatlarımızın hızı pandemiyle birlikte durduğunda bile zihnimizin durmadığını fark etmiyoruz bile. Duygularımızın ve nefesimizin farkında olmadığımız zamanlar…
“Nefes almıyormuşum” dediğim ilk an, yoga stüdyosunda nefes nefese pozları yapmaya çalıştığım andı. Aynı zamanda doğru nefes almadığımı fark ettiğim ilk alan da buydu… Nefessiz bir hayat mümkün müydü? Hayır, bunu biliyordum ama yaşayamadığım duygularımı sıkıp boğmaktan nefes alamıyordum.
Yoga ile birlikte nefes almayı öğrenirken, duygularımı hissedip bırakmaya başladığımda nefesim genişlemeye başlamıştı. Nefes aldıkça genişleyip, nefes verdikçe gevşemeyi öğrenmeye başladığımda artık tüm renkleri canlı gördüğümü fark etmiştim.
Belki yogaya hiç başlamamış olsaydım tüm bu güzel hisleri yaşamayıp hala nefes aldığımı düşünerek hayatıma devam edecektim. Tüm bu bırakma hali ile birlikte zihnimin de gevşemesine izin vermeliydim.
Şimdilerde kendimi rahat bırakmayı deniyorum. Gelen her olumsuz durumda hislerin içimden geçip gitmesine izin veriyorum, takılıp oralarda kalmıyorum. Bunlar yoganın hediyeleri…
Her asana pratiğimden sonra bedenimle birlikte artık bir bütün olarak keyif aldığımın farkındayım. Bunu gerçekten kendim istediğim için yaptığımda içim şükranla doluyor ve her yeni gelen gün mucize ile doluyor.
Yoga ile birlikte gerçekten hissetmeyi ve gelen olumlu olumsuz her ne varsa bırakabilmeyi öğrendim, içim şükran dolu. Büyümenin, hissetmenin yaşı yoktu. Yoga bana bırakabilmeyi, gerçek duygularımı yaşamayı ve hissetmeyi öğretti. Bugün bir değişiklik yap ve uyandığında aynanın karşısına geçip kendine “Günaydın, bugün nasılsın?” diye sor. Haydi, tut elinden ve başla yolculuğuna! Namaste!
İlginizi çekebilir: Hanumanasana pozunun temelindeki teslimiyete nasıl ulaşılır?