Hep kendimi anlatmak keyif vermiyor bana. Hem benim hem de başkalarının hayatına dokunarak, çevresine iyilik yayanları da tanıyın istiyorum. İşte onlardan biri; Zeynep Başaran.
Zeynep 15 Kasım’da, ilk kez İstanbul Maratonu’na katıldı ve tam 176 kişiden bağış toplayarak kendisinin bile beklemediği bir başarıya imza attı.
Bunu nasıl başardığını merak ettim ve sordum:
İçindekiler
- 1 Seni kısaca tanıyabilir miyiz?
- 2 Runatolia’da yardımseverlik koşusu yapacaklara neler önerirsin? Sırlarını öğrenecek olsak?
- 3 Bağışçılarından aldığın ilginç geri bildirimler var mı?
- 4 İstanbul Maratonu’nda kaç km koştun/yürüdün?
- 5 Nasıl karar verdin bağış toplamaya?
- 6 Bağışlarla yarattığın kaynak neye vesile olacak?
- 7 Eğer bir STK çalışanı olmasaydın yine de yardımseverlik koşusu yapar mıydın?
- 8 Sadece koşarak/yürüyerek başkalarının hayatına dokunuyor olmak nasıl bir duygu?
- 9 Türkiye’de yardımseverliğe nasıl bakılıyor sence?
Seni kısaca tanıyabilir miyiz?
Antalya’da doğdum ve üniversiteye kadar orada yaşadım. Üniversitede 2007 yılında Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile tanıştım. Gönüllü olarak projelere katıldım, eğitmen oldum. Sınıf öğretmenliği mezunuyum; fakat mezun olduktan sonra gönüllülük sayesinde tanıştığım sivil toplum platformlarında çalışmaya başladım. UNFPA ve İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nda farklı projelerde çalıştım. 2011 yılından beri, daha önce gönüllü olarak faaliyetlerine katıldığım TOG’da çalışıyorum.
İstanbul Maratonu’nda inanılmaz bir iş yaptın ve Adım Adım içerisinde en fazla kişiden bağış toplayanlar sıralamasının 2. Basamağına yerleştin, hem de ilk koşunda bunu başardın. Nasıl yaptın bunu?
Maratona katılmaya karar verdiğimde en az 150 kişiden bağış toplayacağım diyerek kendime hedef koydum. Kampanyamı da bu hedef üzerine oluşturdum. Sosyal medyada yaptığım paylaşımları beğenenlere hemen özelden yazdım ve neden iyilik peşinde koştuğumu daha detaylı anlattım. Birebir görüşmelerde dahil olmak üzere, kampanya süresince 200’ü aşkın kişiyle iletişime geçtiğimi söyleyebilirim. İsteğim, daha önce hiç bağış yapmamış kişilerin bile küçük bir miktar da olsa bağış yapmasıydı. Bağış kültürü oluşursa sürdürülebilir bağışlar ile daha çok kişiye temas edebiliriz.
Runatolia’da yardımseverlik koşusu yapacaklara neler önerirsin? Sırlarını öğrenecek olsak?
Bağış miktarı ya da bağış yapacak kişi üzerinden, ulaşılabilir ama kişinin sınırlarını da zorlayacak bir hedef koymak. Kimden bağış istiyorsak birkaç sefer iletişime geçmek önemli, üstelik bu, uzun zamandır görüşmediğiniz kişilerle sohbet etme fırsatı da sağlıyor.
Bağışçılarından aldığın ilginç geri bildirimler var mı?
Beni mutlu eden bir olayı paylaşabilirim. Üniversiteden hocam Facebook’taki paylaşımımı görmüştü. Şu an yurtdışında yaşıyor ve o nedenle bağış yapamadı ama benim gönderimi paylaşarak kampanyamı destekledi. Onun bu paylaşımı öncü oldu. Sonrasında da hem üniversitedeki arkadaşımdan hem de çağrıyı duyan diğer kişilerden bağış geldi. Bu çarpan etkisi kampanyamı bambaşka bir noktaya taşıdı.
İstanbul Maratonu’nda kaç km koştun/yürüdün?
Biraz koştum, biraz yürüdüm ve 10 km’yi tamamladım. ‘Gençlere değer!’
Nasıl karar verdin bağış toplamaya?
Adım Adım’ı biliyorum, vakıfta koşan ve bağış toplayan arkadaşlarım da vardı. Bu sene ben de Toplum Gönüllüsü gençlerin projelerini desteklemek için harekete geçmek istedim.
Bağışlarla yarattığın kaynak neye vesile olacak?
Toplum Gönüllüsü gençler, kendilerinin kurguladığı sosyal sorumluluk projelerini, Türkiye’nin dört bir yanında hayata geçiriyorlar. Bu projelerle birçok toplumsal soruna çözüm oluyor ve farkındalık yaratıyorlar. Kimi zaman yaşlılarla çalışıyorlar, kimi zaman engellilerle, kimi zaman ekoloji ile ilgili, kimi zaman da çocuklar ile etkinlikler, projeler yapıyorlar. Toplum Gönüllüsü gençlerin hayata geçirdikleri bu projeler bir arada yaşayabilmemiz ve hayal ettiğimiz dünyayı mümkün kılmak için büyük bir umut. Üniversite yıllarında, hatta bazı projeler sayesinde lise yıllarında bile gençlerin bu çalışmaların içerisinde yer almak büyük bir fırsat.İyilik peşinde koşarken beni destekleyen kişilerle birlikte 24 gencin bir yıl boyunca sosyal sorumluluk projelerine katılımını, eğitim fırsatlarından yararlanmasını sağlamış olduk. Ne mutlu bize!
Eğer bir STK çalışanı olmasaydın yine de yardımseverlik koşusu yapar mıydın?
Bireysel olarak sosyal sorumluluk projeleri benim için hep çok önemli oldu. Bu alanda çalışan biri olmasam da iyilik peşinde koşardım.
Önümüzdeki maratonlarda bağışçı sayını artırmaya çalışırken bir yandan da çevrendekileri yardımseverlik koşusu yapmaya ikna etmeyi düşünüyor musun?
Benim ikna etmek için harekete geçmeme gerek kalmadı aslında. Beni gören arkadaşlarım “Ben de koşmak istiyorum, nasıl dahil olabilirim?” diye sormaya başladılar bile.
Sadece koşarak/yürüyerek başkalarının hayatına dokunuyor olmak nasıl bir duygu?
İnsana keyif veriyor. Hayatına dokunduğumuz Toplum Gönüllüsü gençlerin de harekete geçerek, diğer gençler adına bana bağış yapması beni daha da motive etti.
Türkiye’de yardımseverliğe nasıl bakılıyor sence?
Eskiden yardımseverlik maddi durumu çok iyi olan kişilerin ihtiyacı olana yaptıkları bir iyilik olarak görülüyordu bence. Zaman içerisinde sivil toplum kuruluşları ve onların çalışmaları ile yön değiştirdi bu durum. Gönüllülük kavramı ile yardımseverliğin yanında harekete geçmeye, elini taşın altına koymaya başladı insanlar. Burada en önemli şey, harekete geçmek diye düşünüyorum. Ben İstanbul Maratonu’nda koşarak harekete geçtim, beni destekleyen kişiler de bağışları ile harekete geçtiler.
Güzel bir hareketi başlatan Zeynep’e teşekkür ediyor ve önümüzdeki maratonlarda daha çok genci, gençler için kaynak yaratmak üzere koşarken görmeyi diliyorum.
Eğer siz de iyilik peşinde koşmak isterseniz bana mail atabilirsiniz: [email protected]
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Koşu dünyasında neler oluyor?
Koşucularda sık görülen yaralanma ve sakatlanmalar