Ebeveynliğin zor zanaat olduğunu tüm anne babalar söyler. Hatta “Çocuk büyüdükçe derdi de büyür” sözü dilimize yerleşmiş ve sık kullanılan atasözlerinden biridir. Kimsenin bahsetmekten hoşlanmadığı gerçek ise, çocuk doğar doğmaz ebeveynlerde ortaya çıkan mutsuzluk ve gerginliktir.
Bu kadar çok sevilen ve hem anne babanın, hem de yakın akraba ve arkadaş çevresinin dört gözle ve binbir hazırlıkla beklediği çocuk doğduğunda, bunun anne ya da babada depresyon yaratması kolay kolay kabullenilebilecek bir durum olmasa gerek. Böyle bir durumda “sorun” hemen hormonlara bağlanır; çünkü bu şirin ve masum bebeciğin insanı mutsuz etmesinde psikolojik ne gibi bir sebep olabilir ki, değil mi?
İçindekiler
Bebek, beraberinde mutsuzluk da getirebilir
Northwestern Üniversitesi’nde psikoloji profesörlüğü yapan Eli J. Finkel’a göre, bunu itiraf edebilenlerden çok daha fazla sayıda anne ve babanın, doğum sonrası psikolojik sorunlar yaşadığı ve bunun hormonlara bağlı olmadığı görülmüştür. Bu da ebeveynleri, halihazırda yaşadıkları sorunun üzerine bir de “normal olmadıkları” için suçluluk ve utanma duymaya ittiğinde, sorun çözüleceğine büyümektedir.
Amerikan Tıp Derneği’nin 2010 yılında yayımladığı bir makaleye göre, doğumdan üç ila altı ay sonrasına dek, çiçeği burnunda annelerin yüzde 42’si ve babaların yüzde 26’sı klinik depresyon belirtileri gösteriyorlar. Bir diğer çalışma ise, babaların çocuk beş yaşına gelene dek artan depresyon belirtilerine değiniyor ve bunun sadece çocuğuyla aynı evde yaşayan babalarda görüldüğünün altını çiziyor. Anne ve babaların genel hayat memnuniyetleri ve tatmin oranlarında ciddi düşüş olduğu ve bunun çocuk büyüdükçe devam ettiği de, konuyla ilgili bir başka makalede ortaya konuyor. Konu ekonomiyle ilgili bir dergide ele alınmış olsa da, hayat memnuniyetindeki bu düşüş, çocuğun giderek artan harcamalarına bağlanmıyor bile.
Bir sen, bir ben… bir de bebek?
Kişilik ve Sosyal Psikoloji dergisinde 2009 yılında yayımlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre, aileye bir bebek eklendiğinde evli çiftlerin anlaşmazlıkları da büyüyebiliyor ve mutsuzluk seviyeleri karşılıklı olarak artıyor. Evliliği kurtaracak bir bebek beklentisinin pek doğru bir anlayış olmadığı böylece ortaya çıkıyor. Bu insanlarda olumsuz duygu durumu ve yorgunluk seviyesi bakımından, işlerinden sonra ikinci sırada ebeveynlik geliyor.
Ebeveynleri yargılamadan önce empati kurun
Özellikle çocuk büyütmenin maddi yükünü omuzlarında daha ağır olarak hisseden, finansal zorluk içindeki anne babalar için durumun daha zor olduğu su götürmez bir gerçek. Tüm bu bilgiler ışığında, yeni anne ya da baba olmuş tanıdıklarımıza karşı daha anlayışlı olmamız, onlarla empati kurabilmemiz, içinde bulundukları durumu kolaylaştıracak ve kendilerini daha az suçlu hissetmelerini sağlayacaktır.