Hapşırma eylemi, burnun, boğazın ve solunum yollarının temizlenmesi için sergilenen bir refleks olarak tanımlanıyor. Genellikle burna yabancı veya tahriş edici bir madde girdiği zaman bu mekanizma aktifleşiyor. Ayrıca, polen ve hayvan tüyü gibi alerjenler ve virüsler de hapşırmaya neden olabiliyor. Bu eylem sayesinde solunum organlarının faaliyetlerine düzgün bir şekilde devam edebilmesi sağlanıyor. Hapşırma, temelde solunum yolu temizliğine, çeşitli alerjilere ve enfeksiyonlara dayansa da bazı insanlar güneş ışığı gibi parlak ışık kaynaklarına baktığı zaman da bu refleksi sergileyebiliyor. Bu duruma da fotik hapşırma refleksi deniyor. Bu yazımızda, sizler için parlak ışığa maruz kalma ve hapşırma arasındaki bağlantıyı açıklayan fotik hapşırma refleksini kaleme aldık.
İçindekiler
Fotik hapşırma refleksi nedir?
Bazı insanlar, güneş ışığına baktıkları zaman hapşırabiliyorlar ve bu duruma da fotik hapşırma refleksi deniyor. 1954 yılında tanımlanan bu refleksin dört insandan birinde aktif olduğu bilim insanları tarafından belirtiliyor. Her ne kadar bu durum 1950’lerde adlandırılmış olsa da bu refleksin bin yıl önce de sergilendiğini vurgulamak istiyoruz.
Çoğu zaman karanlık bir ortamdan aydınlık bir alana çıkıldığı zaman gerçekleşen bu refleks, achoo sendromu olarak da biliniyor. İkinci isimlendirmedeki ‘achoo’ kelimesi hapşırma sesinin İngilizce versiyonu olarak karşımıza çıkıyor.
Eğer karanlık odanızın ışığını yaktığınız ya da bir binadan dışarı çıktığınız an güneşe baktığınız zaman hapşırmaya başlıyorsanız bu reflekse sahip olabilirsiniz. Bazı insanlar bu refleksten dolayı tek bir hapşırmayla sınırlı kalırken bazı insanların birden fazla kez hapşırdığı gözlemlenebiliyor.
Fotik hapşırma refleksi neden gerçekleşiyor?
Yunan filozof Aristoteles’e göre, bu fenomenin altında Güneş’ten gelen ısının mukus olarak bilinen burun sıvısını kurutması yatıyor. Her gün gelişmekte olan bilim dünyası ise bu refleksin sadece dış faktörlere bağlı olmadığını belirtiyor.
Bilim insanları, güneş gibi parlak ışık kaynaklarının beynin görsel korteksini ve trigeminal sinirler olarak bilinen yüz bölgesindeki duyusal sinirleri uyardığını ifade ediyor. Görsel korteksin ve trigeminal sinirlerin aynı anda uyarılması sonucunda da fotik hapşırma refleksi sergilenebiliyor. Buna ek olarak, bu fenomenin genlere dayandığı da vurgulanıyor. Yapılan bazı araştırmalara göre, bu refleks bebeklerden yetişkinlere kadar farklı yaş gruplarındaki bireylerde gözlemlenebiliyor. Bu araştırma bulguları, fotik hapşırma refleksinin öğrenilen bir tepki değil de kalıtsal bir yatkınlık olduğunu destekliyor.
Bu fenomenin altında yatan sebeplerin açıklanabilmesi için İsveç’te bir araştırma yürütüldü. Bu araştırmaya göre, bir ailedeki ebeveynlerden biri parlak ışığa baktığı zaman hapşırıyorsa çocukların yarısından fazlası da aynı refleksi sergiliyor. Başka bir araştırma da İsveç’te yürütülen bu çalışmayı destekler nitelikte; bu araştırma, insan gen diziliminde bu refleksi içeren iki tane konumun olduğunu öne sürüyor fakat bu bulgu henüz net bir şekilde kanıtlanmamış durumda. Bu ilgi çekici biyolojik fenomen üzerine pek çok çalışma yürütülse de bu refleksin altında yatan temel sebebin ne olduğu hala bilinmiyor.
Fotik hapşırma refleksi günlük hayatı nasıl etkiliyor?
Bilim insanları, bu refleksin zararsız bir durum olduğunu fakat kimi zaman insanları rahatsız edebileceğini belirtiyor. Örneğin, araba sürerken güneşe doğru bakıldığı zaman ortaya çıkan bu refleks sürüş güvenliğini etkileyebiliyor. Bu nedenle, parlak ışık yüzünden hapşırdığını fark eden sürücülerin daha dikkatli olması gerekiyor. Buna ek olarak, piknik veya spor gibi açık havada yapılan aktiviteler esnasında ortaya çıkabilen bu refleks keyif kaçırabiliyor. Ayrıca, fotoğrafçılık gibi görsel işler esnasında hapşırmak da iş verimliliğini düşürebiliyor ve odaklanmayı zorlaştırabiliyor. Bu fenomenin yol açabileceği pratik zorluklar, bireysel farklılıklara, yaşam tarzına ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösterebiliyor.
İlginizi çekebilir: Soğuk algınlığı mı, alerji mi: Belirtileriniz hangi hastalığa işaret ediyor?